Saat çoktan gece 12 olmuştu. Dj artık müziği yavaşlatmaya başlamıştı. Çoğu kişi ayrılmıştı, kalanlar kendi aralarında eğleniyordu. Zaten çok fazla insana ihtiyaç kalmamıştı, partide olanların çoğu birbirini tanıdığı için birlikte ikinci bir eğlence yapıyorlardı.
Crow sahnenin yanında partidekilere artistlik taslayıp güç gösterisi yaparken Bibi ve Edgar da yorulunca oturdukları masadan ona gülüyorlardı. O kadar hoşlarına gitmişti ki Bibi gülmekten acıyan karnını tutmaya, Edgar da masaya vurmaya başlamıştı. Uzun zamandır hiç bu kadar güldüklerini hatırlamıyorlardı.
Normal zamanda Bibi Crow'un bu hareketlerini görünce sadece sırıtırdı ama bu defa bir sebepten kendini tutamıyor, aşırı fazla gülüyordu. Benzer şey Edgar için de geçerliydi. Bu kadar şiddetli güldüğünü hiç hatırlamıyordu. Crow'dan pek hoşlanmadığı ve bu yüzden komik haline güldüğü doğruydu. Ama onun bu kadar gülmesini sağlayan asıl şey tekrardan kardeşiyle birlikte olmak olmalıydı. Kendisini çok daha rahat hissediyordu.
Ne var ki o sırada parti bitti ve gülmekten vazgeçmek zorunda kaldılar. Crow onlara "Haydi gidelim." demeye geldiğinde halen kıkırdıyorlardı. Onlara anlam veremeyen Crow önüne bakıp çıkış kapısına yönelmekle yetindi. "Herhalde kardeşler arasında komik buldukları bir şey." diye düşündü. Aklından "Tamam anladım, kardeşi. Ama biraz fazla olmadı mı?" sözleri geçerken Bibi'nin "Gece bizde kal, seni yorgun yorgun geri yollamak istemiyorum." dediğini duydu. "Bir bu eksikti." diye düşündü ama ses etmedi. Partiye gelirken yolda gördükleri -daha doğrusu gölgesini gördükleri- adam aklına geldi. Eğer Crow itiraz etseydi ve Edgar geri dönerken başına bir iş gelseydi Bibi Crow'u hayatta affetmezdi. "En fazla ne kadar kötü olabilir ki?" dedi içinden. O akşamlık sabırlı davranacaktı.
Kaldıkları yere varınca Bibi film izlemeyi teklif etti. Henüz uykuları yoktu bu yüzden diğer üçü kabul ettiler. Bibi mısır patlatmak için mutfağa giderken Crow da oyun konsolunu çalıştırdı:
- O gelene kadar bir oyun oynarız ha? Becerebilir misin?Bull tam söz ona söylenmiş gibi "Tabi ki becerebilirim." diyecekti ki Crow'un ne kastettiğini anladı. Kumandalardan birini koltuğun diğer kenarında oturan Edgar'a uzattı:
- Al. Yen şunu. Bunu izlemek istiyorum.
Crow:
- Hey!
- Konuşma ve oyunu başlat hadi!
- Uff... iyi...Edgar'a bu basit savaş oyununun kurallarını anlattı ve başladılar. İkisi de gayet iyi oynuyordu. Crow oyunu bilen birine göre gayet iyiydi, Edgar da yeni başlayan biri için fena sayılmazdı.
Birkaç dakika sonra Bibi elinde kocaman bir mısır kasesiyle kapıda göründü. Bir yandan mısırları yerken diğer yandan oynayanları izledi. Filmi çoktan unutmuştu. Hatta öyle bir dalmıştı ki oyun konsolları olduğunu unuttuğunu dahi farketmedi.
Sıkılınca bir anda Crow'un elindeki kumandayı çekip aldı ve koltuğa iyice yerleşti:
- Hah, o oyun öyle oynanmaz. Ben size göstereyim.Aslında oyunun nasıl oynandığı hakkında hiçbir fikri yoktu. Sadece onlara katılmak istemişti. Hem o da kardeşi de bu oyuna yeni başlamıştı. Crow yerine Bibi ile oynaması daha adil olurdu.
Çok da uzun olmayan bir sürenin ardından ekranın sol tarafında "Kazandın" yazdı. Bibi, galibiyetinin verdiği mutlulukla arkasına yaslanıp elini mısır kasesine atarken Edgar afal afal ekrana bakıyordu:
- Demin ne oldu?Crow ve Bull gülerken Bibi "Seni açık ara farkla yendim." dedi.
Edgar da çok bilmiş bir tavırla "Kazanıp sevinmen için bilerek yenildim ben." dedi. Kaybettiğini kabullenmek istemiyordu.
Bibi anı bozmak istemedi ve "Teşekkür ederim." diye karşılık verdi. Sonra kocaman kaseyi ortaya uzattı:
- Patlamış mısır??Edgar, Crow ve Bull aynı anda ellerini mısır kasesinin içine daldırdılar. Daha önce hiç mısır yememiş gibi yemeye başladılar. Mısırı Bibi'nin yapmış olması da ayrı bir tat vermişti. Film izlerken yemeye hiçbir şey kalmayacağını biliyorlardı ama bu hızlarını düşürmüyordu.
Bibi onlar yerken "Film izlemek yerine başka bir şey mi yapsak? Film zaman kaybı olacak." dedi. Diğer üçü ağızları dolu halde öylece baktılar. Herhangi bir fikirleri yoktu ve o an sadece yemekle meşguldüler.
Kase tamamen boşalınca Crow odasından oyun kartlarını aldı ve salona geri geldi. Özellikle Bibi'ye bakarak "Bu oyun iki kişi de harika ama dört kişi daha güzel olur." dedi.
Gerçekten eğlenceliydi. Crow birkaç basit kuralı öğrettikten sonra hepsi bir sürü tur kazandı. Uykularının geldiğinin neredeyse farkına varmadılar ama iyice yorulunca yatağa bile gitmeden Bull ve Bibi birer koltuğa boylu boyunca uzanmış halde, Crow ve Edgar da koltuğa başlarını yaslamış halde uyuyakaldılar.
Sabah en önce uyanan Edgar oldu. "Birazcık da olsa uyumam iyi oldu." diye düşündü. Uyuyan diğerlerine baktı ve komik hallerine gülmemek için kendini zor tuttu. Duvardaki saate baktı. Henüz iş başı yapmaya bayağı zaman vardı. O kadar zamanı nasıl geçireceğini düşünmeye başlamışken yan tarafında uyuyan Crow biraz kıpırdandıktan sonra uyanıverdi. Bir güzel gerinmek istedi ama yerde bunu yapamadı. Edgar'ın uyanık olduğunun farkına varmamıştı bu yüzden yan tarafına bakınca kendisine bakan gözlerle karşılaştı ve bir anda irkilip kendini geri attı:
- Ne zaman uyandın be?Edgar oturduğu yerden zar zor kalktı ve uyuşan kollarını esnetmeye çalıştı:
- Çok olmadı... Burada balkon falan yok mu? Havasızlıktan ölmek üzereyim.Crow da ayağa kalktı ve "Peşimden gel ." dedi. Terasa çıktılar.
"Temiz hava mı istiyordun? Bundan daha iyisini Retropolis'te bulamazsın."
Edgar karşılık vermedi, temiz havayı içine çekti ve uzağa baktı. Bir süre sonra yüzünü Crow'a döndü:
- Gitsem iyi olur.
- Neden ki? Burayı sevmedin mi?
- O yüzden değil.
- Ee neden?
- Söylerim ama gülmeyeceksin.
- Bu söyleyeceğin şeye bağlı.
-... Bak ben çalışıyorum ve mesai saati yaklaşıyor.Crow önce sessiz kaldı, sonra sırıttı ve kıkırdamaya başladı:
- Gülesim yoktu ama bu güzeldi. Peki, istiyorsan seni tutmam.Edgar bu söze memnun oldu. Sonra aklına bir anda gelen şeyle yüzü durgun bir hal aldı.
"Senden bir şey isteyeceğim."
"Evet?"
Edgar bu konuyu açmak istemese de istediği şeyi söyledi:
- Geçen gece gördüğümüz adam... Onu sakın hafife alma. Neler olduğunu anlatmak için şu an erken. Sadece-
- Merak etme, onu korurum.
- Bana söz ver.
- Canım pahasına! Bibi benim için de önemli. Bunu unutma.
- Yetenekli bir kavgacısın. Bunu bizzat test ettim. Sana güveniyorum.Crow başını salladı ve onayladı. Kollarını kavuşturdu ve gülümsedi:
- Eee? Bugün kapıyı mı kullanacaksın yoksa parkur stili ile mi aşağı ineceksin?
- Parkur stili.Kendine atlayabileceği bir yer aradı. "Bu arada, eğer beni görmek isterse Starr Park'a gelebilir. Sen de." dedi.
Crow "Olur." derken gözüyle uygun olduğunu düşündüğü yere zıpladı ve birkaç zıplamadan sonra gözden kayboldu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalnız Değil (Brawl Stars)
Fiksi PenggemarVahşi batı kasabasındaki macerasından sonra Edgar, yeni bir iş için Starr Park'a gelir. En başında oldukça sıradan geçen günleri iş arkadaşıyla kaynaşmaya başladıktan ve kayıp kız kardeşini bulduktan sonra oldukça ilginçleşir. Kız kardeşiyle yeniden...