"Şanslısın. Tek bir kırık bulamadım."
Doktor, röntgen makinesini indirirken Edgar'a sağ koluna dikkat ederek doğrulabileceğini söyledi.
Edgar'ın kolundaki sargıyı çıkarırken "Ama bu kolun biraz daha zorlansa çatlayabilirmiş." dedi. Sargıyı yenilerken " Bu kolunu en az iki hafta sert işler için kullanmak yok. Yoksa iyileşmesi çok uzun sürebilir." diye ekledi.
Edgar, kolu sargılanırken ağzını büzüp duvara baktı. Neden özellikle sağ kolu olduğunu sormasına gerek yoktu. Antrenmanı da sayarsa üç defa bu koluna aşırı yüklenmişti. Daha sert dövüşmüş olsaydı belki de kırılmış olacaktı.
Doktor, sıkı sıkı sardıktan sonra artık kalkabileceğini söyledi. Diğer tüm kontrolleri çoktan yapmıştı ve bir sıkıntı saptamamıştı.
Edgar ayağa kalktı ve çıkarıp askılığa astığı atkısını aldı. Boynuna dolarken "Teşekkür ederim efendim." dedi.
Klinikten(?) çıkıp kapıyı kapatırken "Peki, acaba Fang'i nerede bulabilirim?" dedi içinden. Nereye gideceğini bilmeden koridorda yürümeye başladı. Yürürken bir görevliyi bulup ona sormanın iyi olacağını düşündü. Acilin giriş-çıkış kapısına yakın olduğunu hatırladı. Orada birilerini bulmak umuduyla kapıya yöneldi.
Koridordan geçerken oturaklardaki insanlara baktı. Kimi duvara yaslanıp uyumaya çalışıyor, kimi telefonuyla oyalanıyordu. Yanından geçtiği odaların bazılarından inleme, bazılarından ağlama sesleri geliyordu. Sesleri dinlememek için adımlarını hızlandırdı, duymak kötü hissettiriyordu.
Sonunda kapıyı buldu ve dışarı çıktı. Soğuk tenine değince bir süre titredi ama alışması uzun sürmedi. Hava temizdi, içine çekmek iyi gelmişti. Saatin kaç olduğunu bilmiyordu ama cadde halen işlekti.
Etrafta insanlar vardı ama ambulanstan hızlı hızlı inip sedyedekileri içeri taşıyanlar dışında hiçbir görevli göremedi. "Şimdi ne yapmam lazım?" diye düşünürken omzunda bir el hissetti ve irkildi. Hızlıca arkasını döndü. O kadar aksiyondan sonra bir yenisine daha hazır hissetmese de refleks olarak ellerini yumruk yapıp kollarını kaldırdı ama karşısındakini görünce durdu. Kollarını indirdi:
- Yanıma gelmeden önce en azından seslensen olmaz mı? Hem ne zaman ayaklandın sen?
- Beni özlemedin galiba.Edgar yaşadığı küçük şokun etkisiyle derin nefes bir alıp verirken Fang kollarını dolamış kıkırdıyordu:
- Altı üstü biraz nefessiz kaldım, büyütecek bir şey yok!Arkadaşının kızgın bir şekilde ona baktığını görünce gülmeyi kesti. Elini ağzına götürüp öksürdü:
- Yine de bunu tekrar yaşamasak çok iyi olur.Sinirine daha fazla hakim olamayan Edgar bu kez sesini yükseltti:
- Adamlar bizi az daha öldürecekti be!
Şu an şaka yapmanın vakti değil!Titreyerek tek eliyle başını tuttu ve güçlü bir nefes verdi. Sesini alçaltmaya çalıştı:
- O ikisini haklayamadığımıza halen inanamıyorum! Gücümüze ne oldu böyle? Kapıştığımız gün ne kadar sert dövüştüğümüzü sen de biliyorsun. Ama bu gece hiçbir şey yapamadık!Aynı şeyleri Fang de düşünüyordu ama gergin ortamı daha fazla gerginleştirmeyi istemiyordu:
- Bütün gece antrenman yaptık, yorulmuş olmamız normal değil mi? Yani evet, yanlış bir zamanda kendimizi yorduk ama sonuç olarak şu an iyiyiz ve yardıma ihtiyacı olan o abla kardeşi korumayı başardık!Olay yerine çağırdıkları polisin onlara seslendiğini duyunca konuşmayı bitirmek zorunda kaldılar. Polis memuru yanlarına vardı ve konuşmaları gerektiğini söyledi. Fang ve Edgar kafa sallayıp onu takip ettiler.
![](https://img.wattpad.com/cover/277033155-288-k433750.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalnız Değil (Brawl Stars)
Fiksi PenggemarVahşi batı kasabasındaki macerasından sonra Edgar, yeni bir iş için Starr Park'a gelir. En başında oldukça sıradan geçen günleri iş arkadaşıyla kaynaşmaya başladıktan ve kayıp kız kardeşini bulduktan sonra oldukça ilginçleşir. Kız kardeşiyle yeniden...