"Bekle, bekle, bekle..."
Kapı açıldı ve rakibi dışarı çıktığı kadar büyük bir hızla üzerine koştu.
Pozisyon almış bir şekilde onun gelmesini bekleyen Crow, biraz daha yaklaşmasını bekledi ve aralarında bir metre kalmışken kanatlarını tekrardan ortaya çıkardı, ağırlığını kanatlarına verdi ve kendini aşağı bıraktı.
Kanatlarını iki yana açarak tepetaklak süzüldü ve geri dönerken havada düz döndü. Kalkanını etkinleştirerek adamın üzerinde olduğu binaya doğru dalışa geçti. Üç hançerini birden ona savurdu ve üzerine gidiyor gibi giderken yana eğilip adamı sıyırarak geçti.
Onu vuramamıştı. Zaten o an amacı o değildi. Aşağı düşürmeye çalışmıyordu, sadece yaklaşmadan zayıflatmaya çalışıyordu. Eğer hançerleriyle birkaç dakika önceki gibi vurabilirse gücünü kullanarak hareketlerini belli bir süre için dahi olsa kısıtlayabilirdi. Bunu yapabilmek umuduyla tekrardan aynı hareketi başka bir yönden yaptı.
Bir daha, bir daha ve bir kez daha. Bu kişinin refleksleri gerçekten iyiydi, her saldırıdan kaçabiliyordu. Crow bu şekilde ne kadar devam edebileceğini bilmiyordu. Daha önce kanatlarını süzülmek için bile bu kadar fazla kullanmamıştı. Günün yorgunluğu da üzerinde olunca uçmak oldukça zorlaşıyordu. Üstelik o anda sadece süzülmüyor, arada kanatlarını da çırparak hızlanıyordu.
Başka bir şey denemeye karar verdi, dalışa geçip adamı sıyırdıktan hemen sonra arkasını dönüp geri geri uçmaya başladı ve adamın geri dönmesine fırsat vermeden üç hançerini de adamın omuzlarına sapladı. Başarmıştı, onu vurmuştu. Artık onu daha kolay alt edebilirdi.
Tabi sadece adama odaklanmayıp arkasına da baksaydı...
Önüne tekrar döndüğünde artık çok geçti. Bu kadar hızlanırken nasıl tekrar döneceğini hesap etmemişti. Önündeki binanın duvarına büyük bir hızla çarpıverdi. Çarpmanın etkisiyle resmen afalladı ve kendini yedinci katın duvarından düşerken buldu.
O an her şey onun için oldukça yavaş gerçekleşmişti. Düşerken keskin bir uğultu duydu ve ardından başına saplantı gibi bir acı girdi. Önce sağ kolunu, sonra da sol bacağını çarptığını hissetti. Yere çarpmadan hemen önce kanatlarını son gücüyle çırpmasaydı belki de bu onun son düşüşü olacaktı.
Ne var ki kanat çırpışı pek de işe yaramamıştı. O yavaşlamayı bekliyordu ama düşündüğü kadar yavaşlayamadı. Yere çarpıp bir iki defa yuvarlandıktan sonra önündeki diğer yapının duvarına çarparak durabildi.
Zaten zayıf olan vücudu için bu çarpma fazlaca şiddetliydi. Sırtüstü düştüğü yerde burktuğu kolu göğsünün üzerinde kaldı ve gözlerini kapadı.
O düşerken katil adam çoktan aşağı inmeye başlamıştı. Birkaç saniye sonra binadan çıktı ve Crow'a doğru yürüdü. Yüzünde önceki akşam yaptığı sırıtışın aynısından vardı.
Kaybettin, çocuk!
Bıçağını daha sıkı kavradı. Omuzları yukarı kalktı ve bir kahkaha patlattı. Uzun zaman sonra intikamı için bir adım atacaktı ve bu onun için bayağı keyif verici olacaktı.
"İkinize de işime karışmak neymiş göstereceğim."
Bacağına gelen çakıl taşıyla dikkati dağıldı ve bir ses duydu:
- Hey sen!Birkaç adım yanına baktığı zaman kurbanını değiştirme fikrini verecek kişiyi gördü. Bibi vuruş pozisyonuna geçmiş bir şekilde ona bakıyordu. Asıl aradığı kişi Bibi olan adam yönünü ona çevirdi. Yerde boylu boyunca yatan Crow'u işaret etti:
- Bana engel olmaya çalışınca bak neler oluyor!Bibi öfkesinden bağırmamak için zor duruyordu:
- Bunu görebiliyorum... İşini gayet iyi yapıyorsun.Sopasını ileri savurdu:
- Ama yanlış kişiye. İstediğin ben değil miyim? Arkadaşımı bırak! İşin benimle. Hesabımız neyse kapatalım.- Büyük bir zevkle...
Hiç beklemeden Bibi'nin üzerine koşmaya başladı. Bunun olacağını önceden tahmin eden Bibi tehlikeyi savuşturmak için tüm gücüyle sopasını ileri savurdu. Sonra bir daha ve bir daha.
İşe yarıyor gibiydi. Belki onu vuramıyordu ama onu kendine yaklaştırmıyordu da. Bunu yaparken adam sopanın alanını geçip ona ulaşabilir diye düşünüyor ve nasıl bir anda kalkanını kullanmak için sopasını bir anda döndürmeye başlayacağını düşünüyordu. Ani bir şekilde pozisyon değiştirmek zorunda kalırsa - ki bu büyük ihtimalle gerçekleşecekti - bu onu bayağı zorlayacaktı.
Rakibi savaşı uzatmak istemedi, Bibi'nin sopasına güçlü bir tekme savurarak elinden uçurdu:
- Bana o şekilde karşı koyabileceğini mi düşündün? Seni aptal, gücümün çeyreğini bile üzerinde kullanmadım!Sopası bir anda geriye düşünce Bibi neye uğradığını şaşırmıştı. Kullanmayı en iyi bildiği silahı artık elinde değildi. Yerden alabilme umuduyla geri bir adım atarken birkaç saniye öncesinde duyduğu uğultu siren sesine dönüştü.
"Polis mi çağırdın yani? Yapabileceklerinin hepsi bu mu?! Beni yakalatabileceğini düşünüyorsan gerçekten çok aptalsın!" dedi adam. "Sana burada son verebilirim ve hiçbir şey bana engel olama-
O an beklemediği bir şekilde Bibi hızlıca kendi boyu kadar kocaman bir sakız şişirdi ve adama savurdu. Adamın yapış yapış sakız içinde kaldığını görünce süperini acil durumlar için sakladığına sevindi. Koşup yerden sopasını aldı:
- Zaten ilk önceliğim seni yakalatmak değildi. Arkadaşımı korumaya çalışıyordum.O an Crow gerçekten de birkaç dakika önce olduğu yerde değildi, bu kadar kısa bir süre içinde nereye gidebilirdi ki?
Adam sakızdan kurtulmadan önce buradan gitmeliydi. Sözlerine restorana koşarken devam etti:
- Bugün olmamış olabilir ama bir gün seni yakalatmak için ne gerekiyorsa yapacağım. Aileme yaptığın ve halen yapmaya çalıştığın şeyin cezasını çekeceksin!Birkaç dakika sonra restorana varmıştı. Restoran erken kapatılmıştı, bunun sebebini zaten biliyordu. Cebindeki anahtarla arka kapıdan kaldıkları yere girdi. İçerisi bomboştu. Vakit kaybetmeden Bull'a telefon etti.
- Neredesiniz?!
- Yedi katlı binadan aşağı uçtu! Sence nerede olabilirim?!
-... Oraya geliyorum!
- Saçmalama! O psikopat halen oralarda bir yerde geziyor olabilir. Kapı ve camların hepsini kilitleyip evde kal.
- Ama-
- Ölmek istemiyorsan dediğimi yap!Ardından telefon resmen yüzüne kapandı.
Bibi boş boş odanın duvarına bakmaya başladı. Eli kolu bağlı hissediyordu. Yaptığı plan işe yaramamıştı bile ve Crow'a da kim bilir ne olacaktı.
Bir saat önce restoranda servise yardım ederken camdan Crow'un hızla havada bir o yana bir bu yana uçtuğunu gördüğünde bir şeylerin ters gittiğini anlamıştı. Hemen Bull'a haber verip oraya gitmişti. O adamı oyalarken Bull da Crow'u düştüğü yerden kaldırıp götürmüştü. Adamı yakalatabilir diye önceden polislere de haber vermişti. Siren sesleri duyulmasaydı belki Bibi de o an kötü bir halde olacaktı ve bu kötü hali düşünmek bile istemiyordu.
Fazla düşünmemeye karar verdi ve hemen Bull'un dediği gibi sırayla her yeri kilitledi.
Bu işi bitirdikten sonra odasına gitti ve yatağa çıkıp oturdu. Başını duvara yasladı ve derin bir nefes aldı. Sakin kalmak istiyordu ama bu çok zordu.
İçindeki öfkeyi dökmek için yastığını yumruklamaya karar verdi. Tüm gücüyle vurmaya başladı. Yastığı artık intikam almak istediği o adam olarak düşündü ve yastığı patlatırcasına vurdu. Yorulunca son gücüyle yastığı odanın diğer köşesine fırlattı."Neden tekrardan ortaya çıktın ki?! Sen olmasan her şey çok daha güzel olacaktı!"
Ağlamaktan nefret ediyordu ama artık dayanamıyordu. Yorganının altına girdi ve şimdiye kadar içinde biriken her şeyin boşaldığını hissetmek için ağlamaya başladı.
![](https://img.wattpad.com/cover/277033155-288-k433750.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalnız Değil (Brawl Stars)
Hayran KurguVahşi batı kasabasındaki macerasından sonra Edgar, yeni bir iş için Starr Park'a gelir. En başında oldukça sıradan geçen günleri iş arkadaşıyla kaynaşmaya başladıktan ve kayıp kız kardeşini bulduktan sonra oldukça ilginçleşir. Kız kardeşiyle yeniden...