Starr Park o gün diğer günlere kıyasla epeyce doluydu. Öyle ki Colette ve Fang'in oturacak sakin bir yer bulmaları bayağı uzun sürmüştü. Yarım saatlik bir yürüyüşün ardından sonunda boş bir bank bulabilmişlerdi. İkisi de oturduktan sonra bir süre sessiz bir şekilde beklediler.
Fang sonunda sessizliği bozmaya karar verdi:
- Çalıştığım tiyatrodaki arkadaşıma parkı gezdirmek için onunla dışarı çıkmıştım... Kafenin yanından geçerken telefon kulübesine hızla giden bir brawler gördük. Bir yerde yangın olduğunu o telefonda konuşurken duydum. Belki yardım edebiliriz diye peşinden gittik... Demir kapı kilitliydi ve anahtar da ortalıkta yoktu. Hiçbir şey yapmadan duramazdım... Ben ve o brawler birlikte deponun duvarını kırıp ekiplerin içeriye girmesini sağladık.Yere bakmayı bırakıp başını Colette'e çevirdi:
- O ana kadar içeridekilerin Edgar ve Bibi olduğunu bilmiyordum. O çocuk bana sadece "Arkadaşlarım içeride." demişti. Eğer onlar olduklarını bilseydim dün akşam davrandığım kadar soğuk kanlı davranabilir miydim bilmiyorum..."Anlamadığım bir şey var." dedi Colette. "Yangın nasıl başladı? Edgar ve Bibi neden içerideydi? Ve haberde bahsi geçen üçüncü kişi de kimdi?"
Fang "Üçüncü kişiyi daha önce hiç görmedim." diye cevap verdi. "Bize göre büyük birine benziyordu, belki otuz yaşlarındaydı. Depodan çıkarılırken her yerinin ezildiğini ve kan içinde olduğunu gördüm. İnan bana, görmek istemezdin."
O an Colette'in aklında şimşekler çaktı. Bu kişi Edgar'ın bahsettiği "Bıçak" denen kişi olabilir miydi?
Bu sorunun cevabından çok, başka bir sorunun cevabını öğrenmek istiyordu. Fang'in bahsettiği kişi "Bıçak" bile olsa onu daha sonra öğrenebilirdi.
- Peki Bibi? Onu gördün mü?
- ... Onu çıkarırlarken bileklerinde yaralar gördüm. Bunun dışında bir yarası yoktu...Buna rağmen neden durumu ağır bilmiyorum. Belki dumandan etkilenmiştir. Belki de...Fang sözlerinin devamını getiremedi. Hem kendi kötü hissetmeye başlamıştı hem de Colette'in ne kadar hassas olduğunu biliyordu. Kulaklarıyla duyarsa gerçekten kötü etkileneceğini de biliyordu. "Acaba devam etmeli miyim?" diye düşünerek banka bakarken Colette'in hıçkırmaya başladığını duydu.
Colette yüzünü gömleğinin uzun ve geniş kollarıyla gizlemiş, ağladığını belli etmemeye çalışıyordu. Ses çıkarmadan burnunu çekmeye çalışırken "Lütfen devam etme." diyebildi sadece.
Kendini Fang'in kolları tarafından sarılmış hissettiği an, artık ağlamasını daha fazla tutamadı. İçindeki kötü duyguyu dışarı atmak istercesine gözyaşlarını döktü. Hıçkırıkları arasında "O benim en iyi arkadaşım." dedi. "Olay yaşanırken bir şeyler yapabilirdim ama burada değildim bile. Şimdi de... Yanına bile gidemiyorum."
Fang kucağı sürdürürken "Bibi güçlü biri, Colette. Eminim ki iyileşecektir." dedi.
Colette ağlamasını durdurmaya çalışırken kafasını kaldırıp "Gerçekten mi?" diye sordu. Fang başını sallayarak onayladı. "Gerçekten."
Colette yüzünü silerken Fang de yavaşça geri çekildi. Colette "Teşekkür ederim." dedi. Bu ona çok iyi gelmişti. Belki sorunu çözülmemişti ama bir arkadaşına anlatıp rahatlamıştı. Artık daha düzgün düşünebiliyordu. Biraz öncesi aklına geldi ve "Bu kadar çabuk ağlamamalıyım." dedi. Utanmış hissetmişti.
Fang "Sorun değil." dedi. "Ağlamak kötü bir şey değil. Hatta bazen iyi bile geliyor."
Kollarını dolarken "Ama Sen yine de fazla ağlama olur mu?" diye devam etti. "Gülmek herkese daha çok yakışır."
![](https://img.wattpad.com/cover/277033155-288-k433750.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalnız Değil (Brawl Stars)
FanficVahşi batı kasabasındaki macerasından sonra Edgar, yeni bir iş için Starr Park'a gelir. En başında oldukça sıradan geçen günleri iş arkadaşıyla kaynaşmaya başladıktan ve kayıp kız kardeşini bulduktan sonra oldukça ilginçleşir. Kız kardeşiyle yeniden...