-24-

485 32 19
                                    

Öğle vakti gelmişti ama hava halen soğuktu. Dışarıda esen rüzgarın uğultusu spor salonunun aralık camından içeri sızıyordu. Hava kapalıydı, salon binanın en alt katında olduğundan içeride loş bir ışık vardı.

Edgar'dan sonra Colette de kendi oturduğu kocaman minderde başını duvara yaslayarak uyuyakalmıştı. O kadar çalışmadan sonra bu denli yorulacağını hiç düşünmemişti. Yorgun olmadığını düşünürken bir anda uyku bastırmıştı. Şimdi rüyasında kendini uçarken görüyordu.

Aniden yüksek bir ses duyup uyanıverdiler. Colette az kalsın olduğu yerde zıplayacaktı. Edgar ise minderlerden yere düşmemek için kenara tutunmak zorunda kaldı.

"Ah...ayağım..."

Sesin geldiği yere bakınca ilerideki demir barların altında ayağını ovalayan birini gördüler. Hemen yanında büyük bir dambıl vardı. Ayağına düşürmüş olmalıydı, herhalde sesi de bu alet çıkarmıştı.

Colette gözlerini ovuştururken "İyi misiniz?" dedi.

Yerde ayağını ovalayan çocuk bir iki defa daha ellerini ileri geri getirip durdu. Başını kaldırdı ve "Evet." dedi. "Gürültü için kusura bakmayın. O şeyin masada olduğunu farketmemiştim."

Colette "Sorun değil." derken Edgar da yavaş yavaş doğruldu. "O da neydi?" diye sordu. Ayağa kalkan tanımadığı kişiyi görünce bir an duraksadı. Colette ile yalnız ikisinin salonda olduğunu zannediyordu. "Tabi ki başkaları da girmiş olabilir, salon bizim değil ki..." diye düşündü.

Yabancı çocuk yerden dambılı alarak kalktı ve masaya koydu. Terini silerken"Sanırım sizi tanıyorum." dedi. " Siz Starr Park Hediye Dükkanı'nın işçileri olmalısınız."

Colette sevinçle "Evet! Biz onlarız." derken Edgar sadece başını sallıyordu. O konuşmak yerine daha adını bilmediği bu kişiyi süzmekle meşguldü.

Kendi yaşlarında biri olmalıydı. Boyu kendi kadardı, hatta bir iki santim daha uzundu. Uzun zamandır spor yapıyor olmalıydı, gayet zindeydi ve vücudu fazlasıyla güçlü görünüyordu. Sarı askılı mavi bir pantolon giymişti ve kırmızı-sarı üzeri açık bir şapka takıyordu. Saçları bir erkek için bayağı uzundu, öyle ki ilk bakışta onu neredeyse kız zannedecekti.

Çocuk yanlarına yaklaştı ve bir elini Colette'e, diğer elini Edgar'a uzattı:
- Ben Fang.

İkisi de bu yeni tanıştıkları çocuğun elini sıktılar.

- Ben Colette. Memnun oldum Fang.
- Ben Edgar...

Fang gülümseyerek "Ben de memnun oldum." dedi. Sonra sordu:
- Biraz sohbet için vaktiniz var mı? Açıkçası bugün çok sıkıcı ve eve geri dönersem sıkıcılık devam edecek.

Colette ona oturması için yandaki sandalyeyi gösterdi:
- Neden olmasın?

Sonra soluna, Edgar'a baktı:
- Yani şey neden olmasın değil mi?

Edgar kollarını birbirine dolayıp ağzını yana doğru tuhaf bir şekilde büzdü:
- Peki madem...

Fang, salondaki oturma minderlerinden birini çekti ve oturdu:
- Sen bütün brawlerların imzasını almaya çalışan kızsın öyle değil mi?
Colette:
- Evet?... Yoksa?!
- Evet. Ben de bir brawler'ım.

Colette'in koleksiyon defterini çıkarmasıyla "Bana bunları söylediğine göre imzanı vermelisin!" demesi aynı anda oldu. Yepyeni bir sayfayı açtı ve defteri ileri tuttu. Starr Park logolu kalemini Fang'e uzattı.

Fang buna gayet memnun bir şekilde kalemi aldı ve özene bezene imzasını attı:
- Başka istediğin bir şey var mı?

"Başka mı?" dedi Colette. Bir brawlerın başka hangi özelliğini defterinde saklayabilirdi ki? Saçını kesmeyi falan mı isteseydi? Daha önce hiçbir brawler bu şekilde koleksiyon defterine katkı yapmak istememişti. Heyecandan aklına herhangi bir şey gelmiyordu:
- Belki daha sonra.

Yalnız Değil  (Brawl Stars) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin