-25-

442 28 48
                                    

Isıtıcıdaki su kaynamaya başlamıştı bile. Edgar onu yerinden aldı ve sırayla önce Bibi'nin sonra kendisinin bardağına doldurdu. Kahveleri hazır olurken ısıtıcıyı yerine bıraktı ve Bibi'nin yanına oturdu:
- Biraz iç hadi. Buz gibi olmuşsun.

Bibi eli titreyerek bardağı aldı, yüzüne yaklaştırıp buharını içine çekti. Bir iki yudum alıp masaya geri bıraktı.

"Yalnız hissettim de..." dedi. Yere bakarak konuşuyordu ve sesi çok yorgun çıkıyordu. Her zaman özene bezene tarayıp şekil yaptığı saçı şimdi darmadağındı ve göz altlarında tek bakışla farkedilebilecek bir kırmızılık vardı.

Edgar biraz daha kardeşine yanaşıp kolunu Bibi'nin boynunun arkasından geçirdi ve elini Bibi'nin omzuna koydu:
- Ben kardeşinim Bibi. Bana anlatabilirsin.

Bibi bakışını kardeşine çevirdi, sesi titredi:
- Ben... Bu sabah erkenden hastaneye gittim. Şeyin nasıl olduğunu öğrenmek için... Biliyorsun işte.

Edgar başını aşağı yukarı sallayarak cevap verdi. Bibi anlatmaya devam etmek istedi. Üzerindeki gerginliği atmak için kocaman bir nefes aldı.

Ama işe yaramamıştı, nefesini verirken aniden hıçkırdı ve elleriyle yüzünü kapadı. Yere doğru daha çok eğildi ve yüksek sesle ağlamamak için dilini ısırdı. Gözleri yaşarmaya başlarken "Doktor bana beklentiye girmememi söyledi." dedi.

Edgar kardeşinin bunu söyleyebileceğini tahmin etmişti, ama bunu onun kendisinden duyunca normalde olacağından daha kötü hissetmişti. O an kelimeler sakinleşmek için yeterli olmayacaktı. O yüzden bu konuda konuşmamaya karar verdi. Elini kardeşinin koluna koydu ve kendine doğru çekip kardeşinin başını omzuna yasladı.

"Ailemden başka birini daha kaybetmek istemiyorum abi!"

İşte bu cümle gerçekten ikisinin de canını yakmıştı. Hem o güne dönüp anne babalarını tekrardan kaybetmiş gibi hissetmişler, hem de bu gün arkadaşlarına olanlara üzülmüşlerdi.

"Biraz uzanmak ister misin?" diye sordu Edgar. Gergin durumu bir an önce bozmak istiyordu. "Çok yorgun görünüyorsun. Biraz enerjiye ihtiyacın var."

"Hayır!" dedi Bibi. "Denemediğimi mi zannediyorsun? Aklımda o varken uyuyamıyorum."

Edgar "Crow sana böyle olmasını istemezdi ama." diyerek karşılık verdi. "Üstelik o parkur manyağını iyi tanıyorsam böyle bir şeye ölmeyecek kadar inatçıdır."

Bibi başını kaldırıp "Öyle mi?" dedi. Erkek kardeşi yüzünde gülümsemeyle başını sallayınca biraz daha iyi hissettiğini farketti. "Tamam o zaman."

Edgar yanında duran minderi ona uzattı. Rahat etsin diye birkaç minder üst üste koydu ve yumuşacık bir köşe yaptı. Üzerini örtsün diye odadan battaniye getirdi.

"Biraz uyumaya çalış, ben odada olacağım." dedi. Bibi "Tamam." deyip battaniyeyi üzerine çekerken o da kendini odada yatağına atmıştı.

Atkısını çıkarıp yatağın diğer köşesine koydu. Rahatlayabileceği bir pozisyon bulmak için sağa sola birkaç defa döndü. Sonunda aradığı pozisyonu buldu ve bir dizini kırmış, elleri karnının üstünde öylece kaldı.

Canı gerçekten çok sıkılmıştı. Beklerken yapabileceği herhangi bir şey düşünemiyordu. Aslında herhangi bir şeyle uğraşmak istemiyordu, gerginliğinin son bulmasını istiyordu. Ne var ki bu çok zordu. Bir yandan uğraştıkları kişi, diğer yandan kardeşi ve arkadaşları aklındayken bu neredeyse imkansızdı.

"Keşke ben de Bibi gibi kolayca uyuyabilsem." dedi içinden. Uyku problemi olmasaydı geceleri ne kadar rahat geçirebileceğini düşündü. Gündüzleri de vakit geçsin diye uyumak güzel olurdu ama bu Edgar için gözü kapalı parkur koşmak kadar zordu.

Yalnız Değil  (Brawl Stars) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin