yirmi beş°

90.7K 4.4K 1K
                                    

Günler hızla geçip giderken moralim de aynı hızda düşüyordu. Sınav senesi zaman normalden daha hızlı geçmek zorunda mıydı? Ortaokulda, sınava hazırlanırken de böyle olmuştu. On ay on günde bitmişti sanki, şimdi de öyle oluyordu.

Bitirmem gereken çok fazla konu vardı. Belki de yetişmeyecekti ve mezuna kalacaktım, bunun düşüncesi bile beni dibe çekiyordu.

"Anladın mı?"

"Yok Batu, yapamayacağım ben bu işi."

Sınıfta çalışmaya daha fazla dayanamadığım için kantinde çalışmaya başlamıştık. Batu bana bu sefer kimya anlatıyordu ama olmuyordu, kimyanın fizikten daha zor olduğuna karar vermiştim.

"Ya dinlemiyorsun ki, dinliyormuş gibi yapıyorsun. Tabii anlamazsın!"

"Dinleyince de anlamıyorum."

"Bir kere bile dinlemedin."

"Ya ben boşuna mı eşit ağırlık seçtim? Fizik, kimya, biyoloji yapabilseydim sayısal seçerdim, matematikle bir problemim yok."

"Gerekirse beş saat uyursun ama yaparsın. Hiç çaba göstermiyorsun Ela, duvara anlatıyorum sanki."

"Duvara anlatsan çoktan anlamıştı."

Bir insan kendine ne kadar kötü davranabilirse o kadar kötü davranıyordum. Konu dersler olunca kendime saygım kalmıyordu.

"Saçmalama, sen bunları yapabilecek birisin."

"Bence bi' kahve molasını hak ettik."

"Ben hak ettim, senin için aynı şeyi düşünmüyorum." diyerek güldü.

"İyi o zaman," dedim. "Tek başına iç."

"Tamam güzelim. Sen de hak ettin, alınma hemen."

Imm, şey... Güzelim?

"Çok üşeniyorum, hadi iki kahve al da gel. Söz bir dahakine ben gider alırım."

Gözlerini devirmeye çalışırken, bana özeniyordu ama yapamıyordu, "İyi, tamam." dedi. Onun kalkmasıyla ben de kafamı etrafa çevirip kimlerin olduğuna baktım. Döner dönmez Akın ve Merve'yi görmüştüm. İkisi de burayı izliyordu. Kaşlarımı çatarak kafamı salladım ne var der gibi. Akın işaret parmağıyla ileri geri sallayarak güldüğünde ne olduğunu anlamamıştım. Ağzını oynatarak bir şeyler dediğinde anlamaya çalıştım ama olmadı, gülmekten konuşamıyordu. Telefonunu çıkararak işaret etti ve bir şeyler yazmaya başladı.

Akın: Sizi hınzırlar siziii

Görüldü ✔✔

İki saattir bunu mu söylemeye çalışıyordu? Telefonumu kapatarak dil çıkarıp önüme döndüm. Bu sefer Ozan'ı görmüştüm. Müdüre dilekçe yazmam gerekiyordu, kantini okul boyunca genişletmeliydi. Böylece insanları daha az görebilirdim.

"Siz bi' samimisiniz sanki."

"Ders çalışıyoruz."

Ona hesap vermemem gerekiyordu, alışkanlıkla söylediğim şeyden saniyeler içinde pişman olmuştum.

"Siz ve ders çalışmak garip geldi."

"Senin gibi boş işlerle mi uğraşalım?"

"Kendini boş iş olarak görmen hoşuma gitmedi Elacım."

"Gerçekten ya, sen bayadır benimle uğraşmıyordun ne güzel."

"İzliyordum."

"Ee, ne yapıyorum diye çetele mi tutuyorsun?"

Sahte bir şekilde gülerek dilini ısırdı ve konuşmaya devam etti. Eskiden çok sevdiğim o parfümünün kokusu burnumun dibindeydi ve bu beni rahatsız ediyordu, istemediğim anıları hatırlamama neden oluyordu.

"Neden hâlâ beni sevdiğini hissediyorum?"

"Yanlış hissediyorsun."

"Gözlerinde görüyorum Ela."

"Yanlış görüyorsun."

"Seni özlemişim."

"Yine yanlış hissediyorsun."

Sinirle bakmaya başlayarak önüme gelen saçımı arkaya itti. Bunu yaparken sinirini çıkarmak ister gibi çekmişti saçımı. "Ne yapıyorsun ya? Acıdı." diyerek elini ittim. İterken yanlışlıkla tırnağım elinin üzerini çizmişti. Elini havaya kaldırarak salladı. "Asıl bu acıdı kızım."

"Kuyruğun gelmiş." Batu kahveleri masaya bırakarak yanımdaki yerine oturdu. Ozan'a laf atmayı da ihmal etmemişti.

"Yeni kuyruğu sensin diye görüyorum ben."

"Üç saniye içinde yok ol ya da yok ol."

"Neyse, bu gelince tadım kaçtı zaten. İyi dersler Elacım."

Ozan gittikten sonra kitabı kapatarak "Yeter," dedim. "Artık çalışmayacağım."

"Daha bir sürü soru duruyor, çalışman lazım."

"Ozan iyi dersler dedikten sonra çalışamam ben, olmaz."

Dediğim şeye gülerek saçlarımı karıştırdı. "Sen bu aralar bi' akıllı geliyorsun gözüme, böyle kalırsın umarım."

"Mesaj alındı hocam."

Akın: Sizi hınzırlar siziii

Görüldü ✔✔

"Mesaj gerçekten alındı hocam."

Birçoğumuz burada bir şeyler yazıyoruz ve karşılığında insanlara ulaşmasını istiyoruz normal olarak. Yıllardır bu platformdayım, bu ilk hesabım değil. Çok fazla hesap değiştim, çok fazla hesapta yazdım ama hiçbir zaman reklam yapmadım. Hiçbir yerde benim reklam yorumumu göremezsiniz veya hiç kimsenin panosunda bulamazsınız. Çünkü bence hoş bir şey değil, lütfen siz de yapmayın. Ne zaman yazdıklarım biraz fazla okunsa hemen reklamlar başlıyor, panoma gelenleri siz görmeden dakikalar içinde siliyorum, eğer silmesem reklamdan geçilmez zaten. Sizin yaptığınız yorumların altına gelenleri de siliyorum siz rahatsız olabilirsiniz diye, onun haricinde yorumun altına yapılmayan, direkt yazılan reklamları silmiyorum (reklam yapanları da anlamaya çalışıyorum bir yerde) Umarım herkes istediği gibi okunur ama reklamdan rahatsız olanlara da hak verip anlayışla karşılamak gerekiyor diye düşünüyorum. Umarım bunlar sizi incitmez, amacım incitmek değil ama o kadar çok reklam geliyor ki şaşırıyorum. Reklama ayırdığımız zamanı birkaç bölüm fazla yazmaya ayırsak her şey daha güzel olur sanki. En azından ben öyle yapıyorum, vakit buldukça yazıyorum, sadece yazıyorum başka bir şey değil :')

Son olarak panomu reklam hariç istediğiniz gibi kullanın lütfen. Her zaman sessiz, sakin, konuşmayan biri oldum ama dinlemeyi çok sevdim. İnsanların hayatını (özel olan kısımlar hariç tabii ki) hep merak ederim, dinlemeyi severim. Yediğiniz yemekten girdiğiniz sınava, uyandığınız saatten uyuduğunuz saate kadar istediğiniz her şeyi yazabilirsiniz. Orası benim değil, sizin panonuz. Yarına kadar görüşmek üzere

Sen ve BenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin