Güzel geçtiğini düşündüğüm bir hafta sonundan sonra bugün okul için erken kalkmıştım. Uzun zamandır okula ölü gibi gidiyordum ve bu artık canımı sıkıyordu. Siyah okul eteğimi ve donmamak için siyah külotlu çorabımı giyerek üzerime de gri okul kazağımı giydim ve eteğimin içine koydum. Üzerimde yine okulun siyah poları vardı. Uzun saçlarım birbirine girdiği için yarım saat onları taramakla uğraştıktan sonra önlerde biraz bırakıp biraz alarak arkada tel tokayla tutturdum. Servise geç kalacaktım ve daha hazır değildim. Çantamın içine birkaç kitap atarak tekrar aynanın karşısına geçmiştim. Siyah, nokta kadar olan küpelerimi takarak biraz rimel, biraz renk eşitleyici krem ve biraz da şeftali rengi rujumla fazlasıyla hoş olmuştum.
İki haftadan fazladır aynaya bakmayan bana göre fazla fazla olmuştu hem de.
Yaklaşık olarak yarım saat sonra okulda olduğumda dışarı çok soğuk olduğu için sınıfa koşar adımlarla girip Batu'nun yanına geçtim. O daha gelmemişti, iyi ki ondan önce geliyordum çünkü o benden önce gelseydi köşeyi asla bana vermezdi.
Yerime geçtikten sonra uyumak yerine edebiyat kitabımı ve hocanın geçen hafta dağıttığı fotokopiyi açarak hızla boşlukları doldurmaya başladım. Bugün kontrol edecekti ve ben hafta sonu bunu yapmak yerine kıçımı devirip yatmıştım...
Hepsini yaptıktan sonra keyifle arkama yaslanarak derin bir nefes verdim. Öğleden sonra matematik için çözmem gereken iki test vardı ama onu da öğlen arasında halledebilirdim. Sınıfa Batu'nun girdiğini gördüğümde bugün benim aksime dağılmış gibiydi. Saçları birbirine girmişti ve kravatını da elinde tutuyordu. "Bana bak bücür, tek kelime etme bugün. Başım ağrıyor, sinirlenirsem migrenin beni tuttuğu gibi ben de seni tutarak camdan aşağı sallandırırım."
"Günaydın, çok korktum kesin konuşmam."
Beni umursamadan yerine yattığında gözlerimi devirmiştim. Dalga geçiyordum ama o gerçekten kötü görünüyordu. Edebiyat testi aklıma geldiğinde kafasının altındaki çantasını çekerek aldım. Bana sinirle bakmaya başladığında kendi çantamı koyarak şirince gülümsemiştim.
"Ne yapıyorsun sen?"
"Ödevinden eksi alma diye uğraşıyorum, uyuyabilirsin sen."
Tahmin ettiğim gibi kağıt boştu. Buruşmuş, hatta yırtılmış olan kağıdı çıkararak bende yazan şeyleri ona geçirdim. Bu beş dakikamı bile almamıştı. Daha sonra çantasını sıranın üzerine koyarak kâğıda da onun adını yazıp bırakmıştım.
Hoca kısa bir süre sonra gelmiş hepsini kontrol etmeye başlamıştı. Buraya geldiğinde ikisine de baktıktan sonra giderken "Arkadaşını uyandır." dedi.
"Hocam o biraz hasta, devamsızlığını kullanmak istemediği için geldi. Bu ders onu görmezden gelseniz olur mu?"
Biraz baktıktan sonra kafasını sallayarak gittiğinde ben de onun bana yaptığını yaparak polarımı çıkarıp üzerine koydum.
¤¤¤
İlk teneffüse gelmiştik ama Batu hâlâ uyanmamıştı. Aklımda hep onun bana yaptığı iyilik ve benim ona borçlu olmam vardı. O gün, o ağır sözlerden beni kurtarması beni ezecek olan bir arabanın önünden çekip alması kadar eşdeğerdi gözümde.
Buradan zar zor çıkarak, masanın üzerine çıkıp ön sıraya atlamıştım, sınıftan ayrıldım. Kantine indiğimde Ozan'ı görmüştüm, bir köşede en yakın arkadaşı Faruk ile atarlı atarlı bir şeyler konuşuyordu. Onu görmezden gelerek kantincinin yanına geçip "Bir tane kaşarlı tost, bir tane çay alabilir miyim?" diye sordum. "Bir tane de çikolata olsun." dedim ekleme yaparak. Sıra arkadaşım enerjik olmalıydı ki ben de ona bulaşabileydim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen ve Ben
Teen Fiction"Hâlâ köpek gibi bana aşıksın," diyerek canımı yakacak bir kahkaha attı. "Biriyle kol kola okula gireceğim diye ödün kopuyor, birinin yanına ilerlediğimde aklın çıkıyor. Hadi yalan de, seni çok iyi tanıyorum ben. Kandıramazsın beni." Gözlerimin sul...