otuz iki°

88K 3.7K 1.6K
                                        

Faruk telefonumu bir kere daha açmadığında sinirlenerek telefonumu yatağın üzerine fırlattım ama iki saniye sonra geri alarak tekrar aradım. Yalan söylüyordu biliyordum, kesin oyun oynuyorlardı bana.

"Efendim Ela, hastaneye gidiyorum. Çabuk söyle."

"Uydurma Faruk, nasıl oluyorsa ben engelini açmayınca motor kazası yaptı!"

"Böyle şeyin şakası olur mu?" diye sordu sakince. "Kırmak istemiyorum, sonra konuşuruz."

"Faruk, dur. Kapatma," diyerek yatağa oturdum. "Ciddi misin?"

"Evet, ciddiyim."

"Yok, inanmıyorum ben. İki dakikada nasıl kaza yaptı?"

"Ne bileyim Ela?! Ben de gidip öğreneceğim işte."

"Yani doğru söylüyorsun."

"Cidden inanamıyorum sana, evet diyorum yahu evet!"

Arkadan uzun uzun korna sesleri geldiğinde Faruk'un gerçekten arabada olduğunu fark etmiştim. Sakinliğimi korumaya çalışarak "Durumu nasıl?" diye sorduğumda "Bilmiyorum," dedi. "İyi olduğunu umuyorum."

"O kask bile takmaz," dedim mırıldanır gibi. "Gel beni de al."

"Sizin orayı geçtim." dediğinde sesimi yükselterek "Geri dön," diye bağırdım. "Ben de göreceğim nasıl bir kazaymış bu?!"

"Beş dakikaya aşağı in."

"Tamam." diyerek telefonu kapatıp odadan fırladım ve montumu giydim. Annem yaptığım gürültüyle salondan çıkmıştı. "Ne oluyor, nereye gidiyorsun bu saatte?"

"Hastaneye."

"Ne hastanesi, n'oluyor Ela?"

"Anne," derken önüme gelen saçlarımı arkaya attım. "Arkadaşım kaza yapmış."

"Kim, hangi arkadaşın?"

"Ozan."

"Sevgilin olan Ozan mı? Uğruna kendini kaybettiğin."

"Evet," dedim kafamı öne eğerek.

"Gidemezsin," diyerek önüme geçti. "İstemiyorum o çocukla görüşmeni. Sana iyi gelmiyor."

"Anne akşam yemeğine çıkmıyorum, kaza yapmış diyorum."

"Ela bak, umarım bir şeyi yoktur. O da bir annenin evladı ama sen de benim kızımsın. Seni düşünmek zorundayım."

"Annecim," diyerek kolunu tuttum. "Ben iyiyim, üstelik bir şey olmadığına eminim ama gitmem lazım."

Hâlâ içimdeki ses oyun olduğunu söylüyordu, Ozan yalandan vücudunu sargılarla sarıp okula gelebilecek birisi. Beni kandırıp suçlayacak birisi. O yüzden şimdi gidip yalan olduğunu görmem gerekiyordu, kendim için.

"Saat kaç olmuş, nasıl gideceksin? Saçmalama."

"Anne arkadaşım kaza yapmış diyorum sen saat kaç diyorsun! Gidiyorum ben, sakın engel olma."

Anneme oyun yapıyorlar diyemezdim, inanması için böyle davranmak zorunda kalmıştım ve üzgündüm. Ona bağırmaktan hiç hoşlanmıyordum.

"Ela ben bırakırım, bu saatte böyle çıkma dışarı."

"Arkadaşım geliyor almaya, merak etme sen beni." diyerek cevap vermesine izin vermeden evden çıktım. Soğuk vücudumu sararken hava bana yetmemişti sanki. Derin derin nefesler almaya çalıştım.

İki dakika içinde Faruk'un siyah arabası önümde durduğunda hızla binerek kapıyı kapattım. Yüzümü yüzüne diktiğimde çok kötü göründüğünü fark etmiştim, sanki birazdan ağlayacaktı.

Sen ve BenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin