kırk altı°

71.1K 3.9K 984
                                    

"Anne," dediğim mutfağa girerek. Annem işten yeni gelmiş, üzerini bile değişmemişti. "Hoşgeldin."

"Hoşbuldum canım," diyerek su içtiği bardağı bulaşık makinesine attı. "Napıyorsun?"

"Ders çalışıyordum."

"Yedin mi bir şeyler?"

"Yemedim daha."

"Ne yiyelim?" diye sordu atkısını asarken. O dolanıyordu, ben de mutfak kapısına yaslanmış onu izliyordum. "Aç değilim." dedim hemen.

"Derin dondurucudan bir şeyler çıkarayım, hazırlar yeriz. İnanılmaz yoruldum bugün, bütün gün ayaktaydım."

"Anne," dedim tekrar. "Selen teyzeyi yoğun bakıma almışlar biliyor musun?"

"Ciddi misin Ela?" dedi şaşkınlıkla. "Daha iki gün önce karşılaştık, konuştuk. Çok iyi görünüyordu, seni de özlediğini söyledi. Hatta boş olduğu bir gün gelsin dedi ama Ozan ile ayrıldığınız için ben onu kahveye çağırmıştım hafta sonu. Sanırım o sizin ayrıldığınızı bilmiyor, oğlu söylememiş."

"Beyin kanaması geçirmiş, Faruk söyledi."

"Faruk kim?"

"Ozan'ın arkadaşı."

"Çok üzüldüm Ela," diyerek sandalyeye oturdu. Aniden mi söylemiştim? Annemin de kalbine inecekti şimdi. Kendi annesini altı yaşındayken kaybettiği için böyle ölüm olaylarına çok hassastı, hemen ağlamaya başlıyordu. "Daha çok genç."

"Anne üzülme ya," dedim kolunu tutarak. "Ölmedi daha, yani... Ölmemiştir, bilmiyorum."

"Gitsek mi eve alınınca? Sizin Ozan ile aranızdakiler bitti diye biz de konuşmayı kesecek değiliz. Yakın arkadaşım o benim."

"Tabii anne, gideriz. Zaten tek gitmek istemediğim için sana söyledim."

"Ya da hastaneye mi gitsek Ela? Belki bir ihtiyaç vardır. O kadının vefasız kocası yine boş boş dolanıyordur etrafta."

"Bilmiyorum anne, sen ne dersen o olsun."

"Hangi hastane olduğunu biliyor musun?"

"Bilmiyorum ama Faruk biliyor."

"Sor bakalım şu Faruk'a." dediğinde "Tamam." diyerek odaya geçip şarja taktığım telefonumu aldım. Faruk'un numarasını buldum ve saniyeler içinde kaydırarak aradığımda meşgule düşmüştü. Birkaç dakika sonra yine aradım, bu sefer açtı. "Efendim Ela."

Kötü gelen sesi beni üzerken "Hastaneyi soracaktım," dedim. "Annemle geleceğiz sanırım."

"Öldü kadın, yarın cenazesi kalkacak."

"Ne?"

"Duydun."

"Hastanede misiniz hâlâ?"

"Eve geçiyor herkes."

"Tamam." diyerek kapattım. Ellerim titriyordu, bacaklarım, hatta vücudum... Kendimi yatağın üzerine bırakarak titreyen ellerimi bacaklarımın arasına koydum. Berbat hissediyordum. Kendimi düşünüyordum, annemi kaybedersem ne olurdu..? Dayanamazdım, annem benim her şeyimdi.

Ozan'ın da öyleydi.

Annem odaya girdiğinde kafamı yana çevirerek gözyaşlarımı saklamaya çalıştım fakat çoktan görmüştü bile. "Ne oldu Ela?"

"Anne," dedim mırıldanır gibi. "Ölmüş."

"N-ne demek ölmüş Ela? Gelecekti, hafta sonu bize gelecekti. Çağırmıştım ben..."

Sen ve BenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin