Her zaman olduğumdan daha mutlu bir şekilde okula girerek yerime geçmeden Batu'nun yanına geçtim. En arkadaydı ve duvar kenarındaydı, hocalar da burayı pek görmüyordu. Umarım sinirlenip beni boğmazdı.
Çantamı sıranın üzerine koyarak gözlerimi kapattım. Ortalık karışmadan biraz uyusam iyi olacaktı.
¤¤¤
"Şaka mı bu, abi cidden biri kameraların yerini gösterebilir mi?"
Kafamı çantamın üzerinden kaldırarak "Bağırma," dedim. "Böyle uyandırılmaktan hiç hoşlanmam."
"O zaman kalk yerine git."
"Bağırma bana, Ozan bir yerlerden çıkıp duyarsa seni elimden alamazlar."
"Ne yapacaksın, cidden üç buçuk gram kollarınla ne yapacaksın?"
Alaylı konuşmasının ardından gözlerimi devirerek dip tarafa kayıp tekrar yattım. "Bir daha beni uyandırma."
"Bak buraya oturmana bir şey demedim ama köşe benim, kalk hemen."
"Olmaz, yanım boş olunca kendimi güvende hissetmiyorum."
Tuhaf bir şekilde bana baktığında kaldırdığım kafamı indirerek mırıldanan onu dinlemeye başladım. Böyle cesur cesur konuşuyordum ama içten içe korkuyordum, beni parçalama ihtimali çok yüksekti.
"Ulan Akın, beni düşürdüğün bu hâlleri de, seni de si-..."
"Kendine gel, yanına genç bir kız oturuyor senin."
"Rahatsız oluyorsan git o zaman."
"İşim olmasa burada bir dakika bile durmam zaten. Onu kendini çok akıllı sanmadan önce düşünecektin."
"Ne demekmiş o?"
"Şu demek; kendini çok akıllı sanıp bir tane kurabiye yemeseydin demek. Sen sandın ki o çocuk başından gidecek, ertesi gün Merve gelip bir şeyler isteyecek."
"Ya siz ne zamandan beri samimi oldunuz da sana her şeyi anlatıyor?"
"Pazartesi günü."
"Saf işte, beş günlük bir kıza güvenecek kadar saf!"
Tam ağzımı açmış bir şey söyleyecektim ki Ozan'ın sınıfa girmesiyle sustum. O geldiğinde ellerim bile titremeye başlamıştı, Batu bana tip tip bakmaya devam ederken gözleri ellerime kaydığında kaşlarını çattı.
"Şey, ba-bağırma olur mu?"
Ozan beni her zamanki yerimde göremeyince gözlerini sınıfta gezdirerek buldu. Başta gülse de yanımdaki Batu'yu görünce gülmesi kesilmişti.
"Günaydın." diyerek gülümsemeye çalıştım. Sesim ne kadar çıkmıştı bilmiyordum ama az önceki aslan hâlimden eser yoktu.
"Saçma yalanına gülmek için iki gündür enerji depoluyorum. Hadi bakalım, gel sevgilinin yanına gidelim bebiş."
Gözlerim Batu'yu bulurken kendimi kötü hissetmeye başlamıştım. İkisinin de yüzüne bakamıyordum, gerçekten nasıl yapacaktım şu an bunu? Sevdiğim çocuk öylece karşımda dikilirken nasıl ona yalan söyleyecektim?
Yüzümü aşağı eğdiğimde sadece "Gül." diyebilmiştim. Evet, bugün için çok heyecanlıydım ama devam edemiyordum. Ben, kendime olan saygımı kaybedecek kadar seviyordum onu.
Sanki bunu dememi bekliyormuş gibi kahkaha patlatarak "Biliyordum," dedi. "Hâlâ köpek gibi bana aşık olduğunu biliyordum. Evet Ela, gel barışalım dememi bekliyorsun değil mi? Dur bakayım bi' boşta mıyım, akşam mesajlarımı kontrol edeceğim. Eğer güzel birilerini bulamazsam birkaç aylığına yine sana dönebilirim. Bayram olur bu senin için değil mi?"
Köşede sıkışıp kaldığım için sınıfı terk edemeyip onun bu iğrenç laflarını duymak zorunda kalıyordum. Gözlerim çoktan dolmuşken Batu'ya dönerek "Kal-kalkar mısın lütfen?" diye mırıldandım. Titrememe engel olamıyordum daha fazla.
Ayağa kalkan bana bir süre baktıktan sonra kolumdan çekerek yanına oturttu Batu. Ağladığımı Ozan'a göstermek istemiyor gibi kafamı boynuna bastırıp sarıldığında ben neye uğradığımı şaşırmıştım.
"Nereye gidiyorsun Elacım, sevgilin bu çocuğu döverken izlemeyecek misin?"
4 ve 5'i art arda paylaşıyorum, vote ve yorumlarınızı bekliyorum ♡

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen ve Ben
Teen Fiction"Hâlâ köpek gibi bana aşıksın," diyerek canımı yakacak bir kahkaha attı. "Biriyle kol kola okula gireceğim diye ödün kopuyor, birinin yanına ilerlediğimde aklın çıkıyor. Hadi yalan de, seni çok iyi tanıyorum ben. Kandıramazsın beni." Gözlerimin sul...