"Gerçekten ne kadar çok yumurta yemişsin, karnın ağrımadı mı?"
"Bir günde elli tane yemedim," diyerek kavanozun kapağını açtım. "Ağrımadı yani."
"Hepsi benim mi oldu?"
"Evet."
"Çok teşekkür ederim."
"Rica ede-..."
"İzin vermeseydin hiçbirini alamazdım Batu abim."
Batu gülerek "Rica ederim," dedi. Üzerine basa basa konuşmuştu. "Ablaya da teşekkür et istersen."
"Teşekkür ederim." diyerek kavanozu alıp masaya geçti ve oyuncakları önüne döktü. O, onlarla ilgilenirken Batu'ya dönerek öksürdüm. "Seni düşündüğümden değil, misafir olduğun için öylesine soruyorum. Bir şeyler içmek ister misin?"
"Yok, sağol. Gidelim biz."
Eve sokmak için yarım saat dil dökmüştüm ve iki dakikada kalkıyordu, neden onu yiyecekmişim gibi davranıyordu bilmiyordum ama eğer bu çocuk olmasaydı baya tartışmalı konuşacaktım.
"Seni yemeyeceğim, anladın mı? Seni yemeyeceğim, insan yemiyorum. Sakin olur musun artık?"
"Neden bu kadar ısrarcısın?"
"Neden sürekli kahve içen biri olarak kahve istemeyi denemiyorsun? Medeni iki insan olarak bir şeyler yapabiliriz, çık mağarandan."
"Batu abim mağarada yaşamıyor ki, üstte yaşıyor." diyen Duru'ya kısa bir bakış attıktan sonra "Çocuk var, beni konuşturuyorsun böyle. Sus artık Batu." dedim sinirle.
"Ağzımı bile açmadım ki susayım, senden fırsat kalmıyor."
"Sinirden ağlayacağım şimdi."
"Ağlama ya tamam, ne istiyorsan yap."
Şaka mıydı?
"Sakinim." diyerek arkamı dönüp kaynaması için su koydum. Evet, sakin olabilirdim. Çocuk vardı. "Ya da," diyerek suyun fişini çekip kahve makinesine su ve kahve doldurdum. "Filtre kahve daha iyi olabilir."
"Biraz hızlı, gideceğiz."
"Batu biz neredeyiz?"
"Bildiğin şeyi neden soruyorsun?"
"Söyle."
"Evdeyiz Ela."
"Evde neredeyiz?"
"Mutfak." diyerek gözlerini devirmeye çalıştı. Yine olmamıştı.
"Hah, mutfak! Birçok tehlikeli aletin bulunduğu yer, biraz daha konuşursan biri sana girecek."
"Cidden senden anne olmazmış, çocuğun yanında ne biçim konuşuyorsun. Kapat abicim kulaklarını gidene kadar."
Duru gerçekten kulaklarını kapattığında sinirlerime hakim olamayarak gülen Batu'nun yanına gidip çenesini tuttum ve kendime doğru kaldırdım. Gülmesi hâlâ devam ediyordu. Sinirim anında gitmişti, bu kadar yakından gülüşü çok daha güzeldi. Ona hep bu yakınlıkta olmak istemem normal miydi?
"Sinirlerimi bozuyorsun, yeter. Çocuk gibi didişme." dedim kendimi toparlayarak. Saniyelerdir gülmesine bakıyordum.
Elimi çenesinden indirerek "Alınıyorsun hemen," dedi. "Ciddi değiliz."
"Kantine gelip özür dilediğinde artık anlaşırız diye düşünmüştüm ama yanılmışım sanırım."
"Tamam," diyerek gitmek üzereyken bileğimi tuttu. "Şaka, uğraşıyorum sadece."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen ve Ben
Teen Fiction"Hâlâ köpek gibi bana aşıksın," diyerek canımı yakacak bir kahkaha attı. "Biriyle kol kola okula gireceğim diye ödün kopuyor, birinin yanına ilerlediğimde aklın çıkıyor. Hadi yalan de, seni çok iyi tanıyorum ben. Kandıramazsın beni." Gözlerimin sul...