"Yanağına n'oldu?" Dedi, kafasını yukarıya doğru kaldırıp abisinin suratına bakarak.
Emir Karahan, bana bir bakış atıp kafasını kardeşine doğru eğdi ve tek gözünü kırptı. Nil, gülümseyip bakışlarını bana çevirdi. "Nasılsın?"
Göz devirdim. "Bilmem"
"Altay adına özür dil-"
"Gerek yok," dedim, sözünü keserek. "Altay yanlış bir şey yapmadı."
Emir Karahan'ın telefonu çalınca, Nil, bedenini abisinin bedeninden ayırdı. Emir Karahan telefonu açıp birkaç saniye dinledikten sonra kapattı ve ayaklanıp Nil'in kafasına bir öpücük kondurduktan sonra odadan çıktı. Nil'in bakışları bana çevrildi. Sanırım dilim bana ihanet edecek ve içimde tutmak istediğim şeyi dışarıya vuracaktı.
"Neden okulunu bıraktın?" Dedim dan diye. Yüzündeki tebessüm yok olurken bakışlarını önüne çevirdi, yere. Dudaklarımı pişmanlıkla birbirine bastırdım. "Kusura bakma beni ilgilendirmiyordu. Merakıma yenildim sadece"
Ayaklanıp, "iyi geceler" dedi ve odadan çıktı.
İçimden kendime küfürler savurarak odaya girdim ve üzerimi değiştirip bedenimi yatakla birleştirdim.
🤍Çalan telefon melodimle yüzümü sertçe yastığa bastırıp çığılık attım. Elimi komidiye atıp telefonu aldım ve ters bakışımla ekrana baktım. Adonis. "Hemen bana beni bu saate neden aradığını söyle! Eğer söylecek mantıklı bir şeyin yoksa evini kalkanlarla koru!"
"Sana da günaydın Afrodit" dedi, benim aksime sakin sesiyle.
Yüzümü tekrar yastığa gömdüm. "Ne istiyorsun?" dedim, boğuk çıkan sesimle.
"Bugün işe başlayacağım. Gel ve şu vahşi hayvanınla ilgilen" dedi, sitemle.
Telefonu Adonis'in suratına kapatıp banyoya ilerledim ve yüzümü yüzümü yıkadım. Üzerime normal bir pantolon ve tişört giyinip deri ceketimi, çantamı aldım ve aşağıya indim. Tek odak noktam olan kapıya doğru ilerledim.
"Günaydın" dedi Nil.
Suratıma sahte bir gülümseme takıp masada oturun üç kişiye döndüm. "Günaydın" dedim ve tekrar arkamı dönüp evden çıktım. Sinan, yanıma yaklaştığında Adonis'e gideceğimi söyledim. Kafasını olumlu anlamda sallayıp garaja doğru yürüdü ve arabayı alıp yanıma yaklaştı. Bir adam kapımı açınca sertçe kapatıp kendim açtım ve arabaya bindim.
"Sinan, anahtarımı verir misin?"
Sinan, anahtarımı cebinden çıkarıp bana uzattı. Anahtarı alıp çantama koydum ve Adonis'in anahtarını elime aldım. On dakikaya yakın bir süre sonra araba durdu, inip kapıya doğru ilerledim ve açıp içeriye girdim.
"Dur diyorum sana!" Diye bağırıyordu Adonis.
Kafamı gülerek iki yana sallayıp salona doğru ilerledim. Yamyam, Adonis'in yüzünü yalıyordu fakat Adonis, adeta sinir küpü olmuştu.
"Selam!"
İkisinin de gözleri beni buldu. Yamyam, hızla Adonis'in kucağından atlayıp bana doğru koştu ve kucağıma atladı. Kahkaha atıp kollarımı Yamyam'ın bedenine sardım ve kafasına küçük öpücükler kondurdum. Adonis ise yanımızdan geçip yukarıya çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞİN İZİ
Teen FictionHer gün ölür mü bir insan? Her gün ölüyordum. Peki öldüğü gibi dirilir mi bir insan? Öldüğüm gibi diriliyordum... ... BU HİKAYEDEKİ OLAYLAR TAMAMEN HAYAL ÜRÜNÜDÜR. GERÇEK KİŞİ VE KURUMLARLA BİR İLGİSİ BULUNMAMAKTADIR! Yayınlama Tarihi: 26 Nisan...