"Ben niye hala ihanet ettiğim adamı hatırlıyorum o zaman! Sarhoş etmemiş bu beni!" Diye bağırdım."Adınız nedir?"
Bakışlarımı karşımdaki adama çevirdim. "Adım..." saçlarımı kaşıdım. "Benim adım..." alt dudağımı dişledim. "Benim adım şey..." Kafamı ağlayarak masaya yasladım. "Ben sevdiğim adama ihanet ettim... beni koruyan adama ihanet ettim ben."
"Tarif ettiğiniz adam, arkanızdaki adam mı?" Dedi, gülümseyerek.
Kaşlarımı olumsuz anlamda kaldırdım. "Değil, imkansız..." kafamı kaldırıp barmene baktım. "Daha ağır bir şey ver bana! Çok ağır olsun. İhanet ettiğim adamı unutayım! Yoksa başına yıkarım burayı!" Barmen kafasını ya sabır der gibi salladı. Karşımdaki adama baktığımda yoktu.
Burnuma dolan kokuyla gözlerim anında kapanırken, tarife ihtiyaç duymadan ciğerlerime dolmuşlardı. Otuz üç gündür solmuş ciğerlerim, anında yeşermişler ve bunu tüm içime fışkırtmışlardı. Tüm organlarımın otuz üç gün sonra ilk kez çalıştığını hissederken, kalbim ise görevini ağzımda yapmaya başlamıştı.
Omuzlarım sarsıldı ve zorlukla gözlerim aralandı. "Şikayet edeceğim sizi!" Barmen bana baktı. "Hepinizi şikayet edeceğim! Ne koydunuz bunun içine?! İhanet ettiğim adamın kokusu burnuma geldi ya! Sürüm sürüm süründüreceğim sizi! Allah belanızı versin!"
Hızla sandalyeden atladığımda yere düşmeyi planlıyordum ama düşmemiştim. Burnuma dolan baskın kokuyla ağlayarak alt dudağımı dişledim. Refleksle kapanan gözlerim açıldığında yerle bakışıyordum. Hızla dikleşip beni tutan kişiden uzaklaştım. "Mahkemeye vereceğim burayı!" Elimi tezgaha vurdum fakat müzik sesinden kimse isyanımı duymuyordu. "Tek tek hepinizi şikayet edeceğim!" İşaret parmağımı bana bakan barmene salladım. "Özellikle seni!"Dengesiz adımlarla arkamı döndüğümde yerime mıhlanmıştım. Nefesim kesilirken kafamı yana yatırdım ve karşımdaki adamın gerçek mi, hayal mi olduğunu anlamaya çalıştım. Duvar gibi bana bakıyordu. Ayakta zor duruyordum ama yerime öyle bir mıhlanmıştım ki, otuz üç kişi de bana çarpsa asla düşmeyecek gibiydim.
"İhanet ettiğim adamın hayalini görüyorum..." barmene baktım. "Bahsettiğim adam, bu adam işte."
"Abi," dedi, bakışlarını ihanet ettiğim adamın hayaline çevirerek. Hayal! "Al götür ablayı, çok da pişman, iyi de değil, seni de çok seviyor." Dedi, tek nefeste.
Hayretle ihanet ettiğim adama baktım. Bana doğru bir adım atınca gözlerimi kıstım. Yanıma yaklaşıp elini belime attı. Ağzımdan bir hıçkırık kaçmıştı. Bakışlarını bana çevirdi. Kesinlikle hayal görüyordum. Gerçek Sena!
Bakışlarımı barmene çevirdim. "Sen de görüyor musun?"
Kafasını olumlu anlamda salladı. "Görüyorum abla, bahsettiğin adamın ta kendisi."
Kaşlarım şaşkınlıkla havalandı. Bakışlarımı tekrar ihanet ettiğim adamın kara gözlerine çevirdim. İfadesizlikle bana bakıyordu. Başımın döndüğünü hissedince alt dudağımı dişledim ve ondan uzaklaştım. Dengesiz adımlarla yürümeye çalışırken tekrar belimi tutmuştu.
"Ya bırak!" Diye bağırdım, ondan uzaklaşarak. Yanımdan bir adam geçecekken kolunu tutup bakışlarını üzerime çektim. İşaret parmağımla ihanet ettiğim adamı gösterdim. "Ben bu adama ihanet ettim!" Adam yanımızdan uzaklaşınca kalabalığa karıştım ve sahneye çıktım. Sahnede elinde mikrofon olan adama çarpınca büyük bir sessizlik olmuştu. Gülümseyip elindeki mikrofonu aldım. "Selam!" Dediğimde sesim mekanda yankılanmıştı. "Ben-" kaşlarım çatıldı. "Benim adım-" birkaç saniye sonra gözlerim büyüdü. "Aptal!" Diye bağırdım. Herkes gülmeye başladı, ben onların aksine ağlıyordum. "Benim adım aptal! Ben çok iğrenç bir insanım..." hızla sahneye giren ihanet ettiğim adamı gösterdim. "Ben bu-" mikrofonu elimden çekip beni kucağına aldı. Müzik tekrar çalmaya başlayınca, "ben bu adama ihanet ettim!" Diye bağırdım var gücümle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞİN İZİ
Novela JuvenilHer gün ölür mü bir insan? Her gün ölüyordum. Peki öldüğü gibi dirilir mi bir insan? Öldüğüm gibi diriliyordum... ... BU HİKAYEDEKİ OLAYLAR TAMAMEN HAYAL ÜRÜNÜDÜR. GERÇEK KİŞİ VE KURUMLARLA BİR İLGİSİ BULUNMAMAKTADIR! Yayınlama Tarihi: 26 Nisan...