Kolumun tutulmasıyla geriye doğru çekildim. Altay, birkaç saniye içinde odadan çıktı. Karşıma geçen adama çevirdim bakışlarımı. Kolundan tuttuğu Nil'i de görüş alanıma getirdi. Nil'in korku dolu bakışlarına titreyen çenemle bakmıştım. Emir Karahan, Nil'e bir kez kafasını sallayınca Nil odadan çıkmıştı. Onun da çıkmasını istiyordum. Gitmesin istiyordum. Ama o karşımda durmuş bana bakıyordu!
"Eşyalarını topla"
Kaşlarım çatıldı. "Ne?" Dolaba ilerleyip bavulu çıkardı ve kıyafetlerimi bavula koymaya başladı. "N'apıyorsun?" Dedim, anlamsızca.
Cevap vermiyordu. Üşüdüğümü hissedince kollarımı sıvazladım. On dakika sonra bavulu tıka basa doldurmuştu. Makyaj masasına ilerleyip küçük pembe kutuyu elime aldım. O da kabullenmişti buraya ait olmadığımı. Beni evime götürecekti. Sarıldığım pembe kutuyla aşağıya indim, Emir Karahan da arkamdan geliyordu. Nil, hızla önümde belirdi.
"Hoşça kal" dedim, tebessümle.
Bakışları arkamda bir noktayı hedef aldı. "Abi?"
Emir Karahan, evden çıktı. Arkasından gidecekken Nil koluma yapıştı ve kollarını boynuma sardı. Kucağımdaki kutudan dolayı bir elimle sırtını sıvazlamıştım. Birkaç saniye içinde ayrılıp evden çıktım. Sanırım bir tek onu özleyecektim...
Arabaya bindiğimde çalıştırıp bahçeden çıkmıştı. Neyi kazanıp, neyi kaybettiğimi bilmediğim bir yoldan gidiyordum. Camı açıp içimdeki kusma isteğini bastırmaya çalıştım. "Du-" elim hızla ağzımı kapatınca araba durmuştu. Arabadan inip hızlıca kenara ilerleyip içimdekileri kustum. Saçımı toplanmıştı, içimdekileri boşaltmam beş dakikamı almıştı. Uzatılan su şişesini alıp ağzımı çalkaladım ve ayaklanıp derin bir nefes çektim içime.
Bakışlarımı gökyüzüne çevirdim. Zifiri karanlık gökyüzü canımı yakmak istercesine kararmıştı. Birkaç dakika içerisinde tekrar arabaya geçmiştik. Araba çalıştırılınca camı tam açtım ve içime derin nefesler çektim. Evimin yolundan gitmediğimizi anladığımda hızla Emir Karahan'a çevirdim kafamı. Pür dikkat yolu seyrediyordu.
"Burası evimin yolu değil. Nereye götürüyorsun beni?" Cevap vermeyince ellerimi sıktım. "Karahan, çek sağa ineceğim ben."
"Güvenli bir yerde kalacaksın" dedi, kestirip atarcasına.
"Ya istemiyorum! Güvende olmak, korunmak istemiyorum neden anlamıyorsun?!" Diye isyan ettim.
Çenesini sıkmıştı. "Ben de meraklı değilim lan!" Diye bağırdı, öfkeyle. "Seni korumaya, güvenliğin için uğraşmaya meraklı değilim!"
"Tamam bırak o zaman! Bırak ikimiz de rahat bir nefes alalım artık, yeter!" Dedim, yalvarırcasına.
"Ölümün benim yüzümden olmayacak!" Bana kısa bir bakış attı. "Nerede, kimin yüzünden geberirsen geber ama benim yüzümden gebermene izin vermeyeceğim!"
Öfkeyle güldüm. "Sen beni koruduğunu mu sanıyorsun?! Her geçen gün geçmişin izleri belirginleşiyor ruhumda! Sikmişim böyle hayatı! Ha senin yüzünden, ha başkası yüzünden gebermişim ne fark eder?! Baksana bana!" Öfkeyle arabaya vurdum. "Yaşama isteği var mı gözlerimde?! Ölmek istiyorum, her dakika, her saniye! Beni korumak için girdiğin mücadeleye yazık... sen git yaşamak için mücadele veren insanları koru! Beni koruyarak eline hiçbir şey geçmez!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞİN İZİ
Teen FictionHer gün ölür mü bir insan? Her gün ölüyordum. Peki öldüğü gibi dirilir mi bir insan? Öldüğüm gibi diriliyordum... ... BU HİKAYEDEKİ OLAYLAR TAMAMEN HAYAL ÜRÜNÜDÜR. GERÇEK KİŞİ VE KURUMLARLA BİR İLGİSİ BULUNMAMAKTADIR! Yayınlama Tarihi: 26 Nisan...