"Bunu da anlamadım ben." Zeynep'e baktığımda dudağını büzerek bana bakıyordu.Güldüm ve saçlarını öptüm. Söylediği işlemi de ona anlatarak, parmaklarımla çözdüm. Anladığını söyleyip teşekkür etti ve defterini çantasına koydu. Dakikalar sonra telefonuma gelen bildirim ile bakışlarımı ekrana çevirdim.
"Artık kuzeninin gizli aşkını öğrenme vaktin gelmedi mi?"
Kaşlarım şaşkınlıkla havalanırken saniyeler sonra bir konum atılmıştı. İçimdeki tarifsiz duygu merak mıydı bilmiyorum. Gidecek misin Sena? Bilmiyorum! Gitmeli miyim? Git. Ya Emir haklıysa? Beni ilgilendirmiyorsa? Demet gerçekten istediğinde bana anlatmalıysa? Git. Hem bu Arun Çakır'ın numarası! Ya beni kandırıyorsa? Git.
Kendimi bir anda ayakta bulunca afallamıştım. Bir mesaj daha düşmüştü ekrana:
"Emir'in adamları Emir'e bilgi verirse sana engel olacaktır. Arka kapıdan beş dakika içinde çıkarsan seni takip eden kimse olmayacak."
Kalp atışlarım ağzımda atmaya başlamıştı. Kafamı kaldırınca Betül yenge ile göz göze geldim. Gülümsemeye çalıştım. "Teyzem," dedim, telefonu göstererek. "Çizkek yapmış hemen iki sokak aşağıda. Gidip alayım."
"Benim de gelmemi ister misin?" Dedi.
Kafamı olumsuz anlamda salladım. Gülümseyip tekrar mutfağa girdi. Bakışlarımı Zeynep'e çevirdiğimde resim yapıyordu. Büyük adımlarla bahçe kapısında çıkıp arka kapıdan bahçeden çıktım. Sokak lambasının aydınlattığı sokağa kısa bir bakış atıp büyük adımlarla uzaklaştım evimden. Dakikalar içinde caddeye çıkmıştım. Taksi çevirip konumu verdim ve camı yarıya kadar açtım. Yaptığım yanlış bir şey miydi bilmiyorum. Geri mi dönsem? Hayır. Demet beni öldürecek! Parçalarımı tüm İstanbul'a dağıtacak! Kırmızı et niyetine kasaplara satacak!
On dakikaya yakın bir süre sonra taksi mekan önünde durmuştu. Parasını ödeyip büyük adımlarla mekana girdim. Kalabalıktan kimin kim olduğunu göremiyordum! Elinde yuvarlak tepsiyle yürüyen kadını durdurdum.
"Merhaba," dedim, tebessümle. Kafasını bir kez salladı. "Mavi gözlü, sırtına kadar uzanan siyah saçlı bir kadın gördünüz mü?"
Kadın güldü. "Hanımefendi, burada bir sürü insan var. Hangi birini hafızama kazıyayım ben?"
Kadın haklı Sena! Ben de gülüp kalabalığa karıştım ve insanların yüzlerine tek tek baktım. Sekiz dakika sonra sesli bir nefes verip bakışlarımı yukarıya çevirdim. Tırabzana yaslanan, bakışları telefonundan çekilmeyen Sinan'a baktım. Saniyeler içinde şaşkınca kaşlarım havalandı. Büyük adımlarla merdivenlere yöneldim. Adım seslerinden dolayı kafasını bana çevirdi, çevirmesiyle gözleri kocaman açıldı.
"Yenge?" Dedi, telaşla.
Hızla önünde durduğu odaya dalınca yerime mıhlanmıştım. Demet hızla ayaklandı. Bakışlarım elindeki silahla oynaya Emir'den ayrılmıyordu. Saniyeler içinde Demet'e baktım. Ve sonra tekli koltuktaki Altay'a.
"Sena" Demet, hızla bana yaklaştı.
Yavaş adımlarla içeriye geçtim. İki adam da yerlerinden kıpırdamamıştı. Fakat gözlerindeki şaşkınlık gözle görülür şekildeydi. Güldüm. "N'oluyor burada?" Demet'e baktım. "Tembih mi ediyorsun ikisini de?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞİN İZİ
Ficção AdolescenteHer gün ölür mü bir insan? Her gün ölüyordum. Peki öldüğü gibi dirilir mi bir insan? Öldüğüm gibi diriliyordum... ... BU HİKAYEDEKİ OLAYLAR TAMAMEN HAYAL ÜRÜNÜDÜR. GERÇEK KİŞİ VE KURUMLARLA BİR İLGİSİ BULUNMAMAKTADIR! Yayınlama Tarihi: 26 Nisan...