"Duygum da yok hissim de amına koyayım! Siktir git başımdan." Dedi, ciddiyetle."Alex!" Dedi, hemen ardından. Lavuk Sena'ya yaklaştı. Bana bakmamak için çaba sarfediyordu. "Viski ver bana."
Lavuk kafasını sallayıp Sena'ya viski doldurdu. Ben istememiştim ama bana da doldurup önüme bıraktı. Cık, bu seni kurtarmaz. Karıma yan bakışlarını görüyorum orospu çocuğu. Kellen gitti senin.
Elimi tezgahın üzerindeki eline koyacakken bileğimi kavrayıp sıktı. Yüzüm buruştu. Dokunuşları sertti, can yakıcı türdendi. Ateş çıkan gözlerini gözlerime dikti. Kurban olduğum yeşillerini kahverengiyle kapatmıştı. Gözlerinde çektiği acıları görüyordum, o bunu gizlemek istese de görebiliyordum. Canı çok yanmıştı, canını çok yakmıştım...
"Elini kırarım." Dedi, sert sesiyle. Bileğim kırılacaktı sanırım. "Bana sakın dokunma."
Elimi serbest bıraktı ve viskisini tek dikişte içip ayaklandı. Arkasını dönüp yürürken ayaklandım. "Yüzleş benimle!" Dediğimde durdu. "Arkanı dön ve içindekileri kus. İstiyorsan işkence et bana. Parmaklarımı kopar, daha fazlasını yap..." müziğin sesinden dolayı bağırmıştım.
Arkasını döndü. Acı dolu gözlerini gözlerime dikti. "Hangi yüzünle?" Dedi, alayla. "İki yüzün olduğunu söylemiştin ama binbir tane yüzün var bay Karahan. Hangisiyle yüzleşeyim?"
"Hepsiyle," ona yaklaştım. "Gücün buna yetiyor. Hepsiyle yüzleş ve gözlerindeki acıyı benden çıkart."
"Gözlerimde acı yok," dedi, ifadesizce. "Gözlerimde ateşten başka hiçbir şey yok. Ateşim ile yanmayı hak etmiyorsun." Bana yaklaştı. "Sen bir siki hak etmiyorsun. Gitmeyecek misin? Ben giderim. O imzayı atmayacak mısın? Atma. Umrumda bile değil. Ben gittiğim her yere cehennemimi de götürürüm. Ateş beni yakamaz," karşımda durdu. "Çünkü ben ateşin ta kendisiyim."
"Sen ateş değilsin, sen susun." Dedim, netlikle. "Sen su kadar berraksın, sen benim ateşimi söndüren kadınsın. Su ateşten güçlüdür. Sena su, Sena bu ateşi söndürür."
"Nora ateş," dedi, ciddiyetle. "Nora'nın ateşini, o aptal Sena'nın suyu söndüremez."
Sen aptal değilsin. Aptal olan benim.
Gözlerine baktım sadece. Derin bir iç çekip ona doğru bir adım attım. Dudaklarımı aralayacakken üstümüze yağan kurşunlar ile hızla Sena'nın üzerine çöküp ikimizi de yere uzandırdım, yükümü vermeden üzerinde duruyordum. Etraftaki insanların çığılıklarını duymuyormuş gibi gözlerime bakıyordu. Kaşları hafif çatıktı, kahverengi gözleriyle gözlerimin en derinine inmişti.
Saniyeler içinde kendine gelip hızla etrafa baktı. "Alex!" Altımdan hızla çıktı ve belinden çıkarttığı silahı mekanın dışındaki adamlarla sıktı.
Ben de aynı şeyi yaptım. Kurşunlardan sıyrılıp tezgahın arkasına geçti. Refleksleri çok iyiydi. Saniyeler içinde kurşun sesleri bitti. Sadece mekanı kurşunlatıp gözümüzü korkutmaya çalışıyorlardı. Hepimizin yedi ceddisini sikmeme çok az kaldı!
"Senin ecdadını sikmeyeni siksinler Kai!"
Nede güzel küfür ediyor iki gözümün çiçeği.
Hızlıca etraftaki insanlara baktı. Herkes yere eğilmiş iyiydi. "Nora!" Alex yavşağı Sena'ya yaklaştı. "Sen iyi misin?"
"Süperim!" Dedi Sena, öfkeyle. Öfkesi herkesi yakacak güçlükteydi. Yakardı.
Güvenlikler insanları çıkarırken Sena'ya yaklaştım. Alex denen lavuk da etrafa bakıyordu. "Kai yaptırdı bunu." Şaka yapıyorsun! Sen ciddi misin ya?! İnanmıyorum gerçekten mi?!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞİN İZİ
Teen FictionHer gün ölür mü bir insan? Her gün ölüyordum. Peki öldüğü gibi dirilir mi bir insan? Öldüğüm gibi diriliyordum... ... BU HİKAYEDEKİ OLAYLAR TAMAMEN HAYAL ÜRÜNÜDÜR. GERÇEK KİŞİ VE KURUMLARLA BİR İLGİSİ BULUNMAMAKTADIR! Yayınlama Tarihi: 26 Nisan...