Canlarım merhaba!
Her bölümde yorumlar ve oylar azalıyor. Dile getirip sizi sıkmak istemiyorum fakat lütfen emeğimin karşılığını vermeyi unutmayın... Sizi seviyorum! 🤍😘
🤍
İlk ve son cümlemi söyledikten sonra onun konuşmasına izin vermeden evden çıkmıştım ve otele geçmiştim. Fakat gözlerindeki yıkılışı aramızdaki mesafeden bile görmem zor olmamıştı. Dünkü iyi hissin yerini tekrar iki yıldır içimdeki kötü his almıştı. Tekrar bir şeytan gibi hissetmiştim güneşin doğuşuyla.
Lenard'ın odasındaydım. O ise oteldeki müşteriler ile kısa bir konuşma yapıp rahatlıklarını kontrol ediyordu. Sigaramı içerken dirseklerimi dizlerime dayamış ve hafifçe eğilmiştim. Krem çizgili parkeye bakıyordum. Sadece bakıyordum.
Odanın kapısı açılınca Lenard içeriye girdi; bakışlarımı parkeden ayırmamıştır ama hareketlerini görüyordum. Bir süre bana bakıp yanıma oturdu. "Onu neden getirdin dayı?" Dedim, düşünceli sesimle. "Benim yerimi neden açık ettin?"
Sustu.
"Kafanda ne dönüyor bilmiyorum." Kafamı iki yana salladım. "Ne yapmaya çalışıyorsun bilmiyorum. Amacın ne bilmiyorum. Hiçbir şey bilmiyorum. Konuşmanı bekliyorum ama konuşup, bana bu yaptığının hesabını vermeye niyetin yok gibi."
"Ben senin kötülüğün için bir şey yapmam yeğenim," dedi, içtenlik dolu sesiyle. "Ben senin iyiliğinden başka hiçbir şey istemem."
"Şu an iyi olduğumu mu sanıyorsun?" Sigaramı söndürüp ona baktım. "Baksana bana, karmakarışık bir haldeyim, hiçbir şeye odaklanamıyorum. O beni tekrar yenecek ve ben tekrar mahvolacağım... Sen bunu bile bile yerimi açık ettin. Bunu neden yaptın?" Sesim kısık çıkmıştı. "Bunu nasıl yaptın?"
"Farkındayım. Kafanın karışık olduğunu görebiliyorum. İçindeki o sesi kapat Nora-"
"O ses kapanmaz dayı!" Dedim, dişlerimin arasından. "O ses benim gücüm. O ses beni hayata bağlayan tek şey. Sikilmiş bir hayatımı geride bırakmamı sağlayan tek şey o ses."
Sesli bir nefes verdi. "Emir'i dinledin, neyin ne olduğunu öğrendin. Bir adım at veya başka bir şey demiyorum. Ama o adam seni korumaya çalıştı, seni beyaz tutmak için çabaladı, karanlıkken sana aşık oldu ve seni kirletmeden sevdi. Bu kolay mı sanıyorsun Nora?" Ciddiyetle yüzüme bakıyordu. "Ben sevdiğim kadını kirletmeden sevemedim... Ben siyahtım ve o beyazdı ama ben onu kirletmeden sevemedim. Ellerimdeki kanı onun beyazlığına sürtmeden sevemedim. Maraz, sevdi. Maraz, ellerindeki kanı sana sürmedi, Maraz, seni kirletmedi, sen hep bembeyazdın, sen hep parlıyordun...
Aşk ne biliyor musun? Aşk birini kabul ederek sevmektir, tüm kusurlarıyla onu başın gözün üstüne koymaktır... Sen Maraz'ın siyahlığını kusur olarak gördün ama onu yine de sevdin. Bu hayattaki en nefret ettiğin şeyin karanlık olmasına rağmen onu sevdin Nora. Maraz, seni korkarak sevdi, seni incitmeden, kirletmeden, hep beyaz tutarak sevdi... Sizi bir arada canlı olarak ilk kez o nişanda gördüm. Ve ben o gün Maraz'ın gözlerindeki korkuyu çok net gördüm. Düşünüyordu, 'ben bu kadını nasıl kirletmeden seveceğim' diye düşünüyordu. Onun içindeki mücadele öyle büyüktü ki sana anlatamam... Çünkü o mücadeleyi bizzat ben yaşadım, ve ben yenildim Nora... O kadar çok sevmememe rağmen yenildim. Maraz, yenilmedi, Maraz, seni kirletmeden sevdi, sözüne sadık kaldı, seni beyaz tutmak için her şeyi yaptı; o adam seni korkarak sevdi ve bu hayatta en güzel iki duygunun birleşimini seninle yaşadı. Hem korktu, hem sevdi; seni korkarak sevdi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞİN İZİ
Dla nastolatkówHer gün ölür mü bir insan? Her gün ölüyordum. Peki öldüğü gibi dirilir mi bir insan? Öldüğüm gibi diriliyordum... ... BU HİKAYEDEKİ OLAYLAR TAMAMEN HAYAL ÜRÜNÜDÜR. GERÇEK KİŞİ VE KURUMLARLA BİR İLGİSİ BULUNMAMAKTADIR! Yayınlama Tarihi: 26 Nisan...