101. Bölüm: KÖTÜ KALBİN ESİRİ

214 20 2
                                    

"Onları seçersin," dedi, sözümü keserek.

"Bunu her sorduğunda bu sorunun cevabı buydu evet." Dediğimde kaşları merakla çatıldı. "Bir seçim yapmam gerekirse ortadan dümdüz yürürüm. Hiçbir tarafı da seçmem."

Dayımları seçtiğimi söylediğimde gözlerini kaçırır ve gözlerindeki hayal kırıklığını benden saklardı, ama bu kez gözlerimin en içine bakmıştı. Dayımları seçmem, iki tarafı da seçmememden iyidi ona göre...

"Ama bu, savaşı sizin başlatmanız anlamına gelmiyor." Dedim, ciddiyetle. "Öfke anında ikimiz de çok farklı tepkiler verebiliyoruz. Senin öfkeni ben kontrol edebiliyorum belki ama benim öfkemi sen kontrol edemiyorsun... Öfkeden delirmeden, ve ben araya girmeden önce düşünmen gerekiyor. Dayım hiçbir şeyi senin ya da senin ailenin kötülüğüne yapmadı, onlardan nefret ediyorsunuz ama Taylor sırf sen kadın cesetlerine bakma diye sana benim fotoğraflarımı göndermiş. Eğer göndermeseydi sen daha uzun bir süre kadın cesetlerine bakardın.

Gregor'u senin yanına sokmasındaki amaç da, onu senin ve benim yakınımda tutmaktı. Çihan Çakır her yerden saldırabilirdi ve saldırı anında Gregor araya girecekti ve bizi o koruyacaktı. Biliyorum senin Gregor'un korumasına hiç ihtiyacın olmadı ama hep yanımızdaydı, bizi korumak için. Ve Anna'ya gelirsek de..."

Sesli bir nefes bıraktım. "Cani bir adam iki çocuğuna hep işkence etmiş ve çocukluklarını bi' travma haline getirmiş. Annen bunu önemsediği için Anna'yı dayıma emanet etmiş, dayımla benim Annem sayesinde tanışmışlar ve Annen dayımın Amerika'da bir mafya adamı olduğunu biliyormuş. Zamanla ikisi dost olmuş ve Anne'nin en güvendiği kişi benim dayım olmuş. Anna'nın çocukluğu onda travma değil, çocukluğuna dönüp baktığında hep gülümsüyor çünkü dayım ve kuzenim ona çok iyi bir aile olmuşlar. Altay, Anna on sekiz yaşına geldiğinde onu öğrenecekti çünkü senin Annen böyle istemiş. Dayım Annenin istediklerini bu zamana kadar yapmış ve sen sürekli dayımı suçlayıp duruyorsun."

Beni dikkatle dinlemişti. Farkında olduğu şeyleri aslında öfkesi düşünmesine izin vermiyordu, bu bende de oluyordu maalesef. Uzunca gözlerime baktıktan sonra bakışmamızı ben kestim ve kumlara doğru yürüdüm. Altay'ın diğer tarafına oturdum.

"Selam bad boy," bana bakmadı. Göz devirdim. "Gerçeklerden sonra kendini asarsın diye düşünmüştüm." Dedim, alayla. Anna bana şaşkınca baktı. Göz kırptım.

Altay ayağa kalkıp bizden uzaklaştı. Hızla ayaklandım. "Ne bu tripler?! Ödeştik işte!" Dediğimde durdu.

"Kışkırtmasana Nora," dedi Anna, fısıldayarak.

"Hayatımı ben bilmeden benden gizlemişsiniz ve sen şimdi bana mı bozuksun ahbap?" Bana doğru döndü. Emir de dikkatle bana bakıyordu. Koyu kahve gözlerine baktım. "Nasıl oluyormuş birinin senin hayatına müdahale etmesi? Senin hayatından bir şeyi gizlemesi?"

"BENDEN KARDEŞİMİ GİZLEDİNİZ!" Diye kükreyince istediğimi almıştım.

"Siz de benden hayatımı gizlemiştiniz. Unuttun mu?" Dedim, alayla.

Bu tavrım onu sinirlendirmişti. Emir onlardan bir şey gizlediğimde beni suçlamıyordu ama Altay suçluyordu. Her duyguyu yaşıyor ve bu gözlerinden de yeterince net bir şekilde anlaşılıyor. Karmakarışık hissediyordu.

"Biz mecburduk!" Dedi, itiraz dolu tonlamayla.

"Biz de keyfimize saklamadık herhalde! Biz de mecburduk. Kardeşini babandan gizlemeye mecburdular!" Son iki yıldır biliyordum bu olayı ama sanki en başından beri ben de Altay'dan gizliyormuşum gibi kendimi de içine katarak söylüyordum.

GEÇMİŞİN İZİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin