42. Bölüm: İKİ ADAM

1.8K 82 32
                                    


Emir, öfkeyle Altay'a döndü. "Nasıl biliyor lan?! Nasıl biliyor da üzerine iki bin lira eklesin?!"

Altay sessiz kalmıştı. "Miktarı ben, sen, Banu biliyorduk." Dedi.

Konu beni uzaktan yakından alakadar etmiyordu. Yukarı çıkıp üzerimi değiştirmem veya dışarıya çıkıp Sinan'a bana börek sipariş etmesini falan söylemeliydim. Ama ben dudaklarımı araladım ve üç çift gözü üzerime çektim, tüm oklar hedef tahtası misali beni buldu: "ben de biliyordum."

Altay, ışık hızıyla kafasını Emir'e çevirdi. "Lan bu kadın da mı biliyordu?! Sen mi söyledin?!"

"Sesini sikerim senin!" Dedi Emir, işaret parmağını Altay'a doğru tutarak. Sesi beni ürkütürken yutkunmuştum. Çok öfkeliydi, öfkesini kontrol edemeyecek kadar öfkeliydi. Bana baktı. "Çık yukarıya Sena." Gözleri yine karadan daha zifiri bir hâl almıştı.

"Biz de burada aramızdaki köstebek kim diye düşünüyorduk." Dedi Altay, dişlerinin arasından. "Düşünmeye bile gerek yokmuş amına koyayım."

Yerime çivilenmişçesine hareket etmiyordum. Altay sana mı diyor köstebek diye Sena? Şu an bakışlarıyla beni yiyordu. Neden bilmiyorum ama kalp atışlarım hızlanmıştı. Benim defolup gitmem lazımdı ama gidemiyordum. Sanki bastığım basamak beni var gücüyle çekiyordu. Emir'in öfkesi herkesi yakacak güçlükteydi. Altay'ın şüpheli ve öfkeli gözleriyle göz göze geldim. Bir kez daha yutkundum.

"Ben kimseye bir şey söylemedim." Diyebildim.

"Ben söyledim o zaman?!" Diye bağırdı, ayaklanarak. "Sen söylemediysen ben söyledim amına koyayım!"

"ALTAY!" Diye kükredi Emir.

"Bu kadın değil miydi bize ihanet eden?" Dedi, Emir'e dönerek. Bağırmıyor ama sesi sertti. "Nasıl söylersin lan?"

Emir, yemek masasına ilerleyip sandalyeye güçlü bir tekme atınca irkildim. Ellerim terlemişti. Boynum da öyle. Bakışlarım tehlikeli Banu'ya kaydığında yerinde oturmuş Emir'e bakıyordu. "Kim kazandı ki?" Sena kes sesini. Kim kazanmış olabilir görmüyor musun yüzlerini?!

Altay, öfkeyle bana doğru iki adıma attı. "Sahibin!"

Kaşlarım anlamsızca çatılırken Emir'e baktım. Sandalyeye oturmuş keskin bakışlarıyla masaya bakıyordu. Kalp atışlarımın daha hızlı attığını duydum. Bu atışların korkuyla attığını anlamıştım ama neden korkuyla attığını anlayamamıştım. Son basamağı indim. Altay'ın bakışları bende benim bakışlarım Emir'deydi. Yavaşça ona doğru yaklaştım; her yaklaştığımda daha korkuyla atıyordu kalbim. Sandalyeyi çekip oturdum. Bana bakmamıştı.

"Ben kimseye bir şey söylemedim Emir," dedim. Konuşmam da bakışlarını üzerime çekmeme yardımcı olmamıştı. "Yemin ederim kimseye tek kelime etmedim."

Buz gibi bakışları masadan ayrılmamıştı. Çenesini var gücüyle sıkıyordu. Altay'ın öfkeli bir nefes soluduğunu hissetsem de bakışlarımı Emir'in yüzünden çekmedim. Hızla kalkıp yanımdan geçti, ben de ayaklanıp bedenimi ona döndüm. Altay bana yaklaştı.

"Tehdit mi etti seni?" Diye sordu. Soruyordu ama o hükümü vermişti; köstebek bendim. "Tehdit ettiyse söyle, onun nasıl bir adam olduğunu biliyor-"

GEÇMİŞİN İZİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin