Ay arkadaşlar yok mu bir yorum ahahavsg
2022
Hayat sana limon verirse, onunla limonata yapman söylerler her zaman.
Hayatım boyunca hep o limonların elime gelmesi için çabaladım. Daha küçük yaşımda kitaplar okumaya başladım. Okullarda yapılan kompozisyon olsun, şiir olsun, hikaye olsun bütün yarışmalara katıldım. Çoğunda da başarı elde ettim.
Lise bitene dek aşarıya o kadar çok alışmıştım ki, 21 yaşında bilmediğim bir memlekette, kaldırım taşına oturup ağlayınca bir şeylerin değiştiğini fark etmiştim.
Ah, bir de yaz dizisi gibi hikayemin baş kahramanı Dorukhan Toközcüğüm de cabasıydı.
O hikayeyi yazmadım bu arada.
Onun yerine döndüğüm ilk gece, Trabzonda bulunan bir yayınevine mail yoluyla kitaplarımın (2 cilt olarak yazmıştım.) taslağını göndermiş, 2 arayla yayınevinden aldığım muhteşem teklifle birlikte uğruna kaldırım kenarlarında zırıl zırıl ağladığım kitabımın ilk basımı gerçekleştirmiştim. Dorukhan'ın dediğini yapıp akıllıca olanı yapmıştım aslında.
Ve hayat, limonata yapmam için bana 2 çuval limon göndermişti.
Ben, limonata yapmayı bırak kalan birkaç kabuğu rendeleyip limonlu kek bile yapmıştım.
İstanbulda beni hüngür hüngür ağlatan o lanet yayınevine nazaran burası kurguyu o kadar çok beğenmişti ki... Taslağı okuyup gereken bütün hazırlıkları yaptırdıktan sonra kitabımı satışa çıkarmış, yetmemiş söyleşilere katılmaya başlamıştım.
İnsanlar Bay Günışığını çok fazla severken ara sıra bana sövmeyi ihmal etmiyorlardı.
Sanırım eski dönem Kore esintileriyle dolu, imkansız olan aşkı tüm Türkiye fazlasıyla benimsemişti. Tüm Türkiye bir anda beni bağrına basmıştı. Sevenleri kavuşturamadım diye sanırım.
Dong Mae'yi öldürdüğüm için fazlasıyla küfür yemiştim. Daha doğrusu ana kızımız hariç bütün karakterleri öldürdüğüm için.
Ancak yine de herkes gerekli sonun bu olduğunu, toz pembe bir sonun o çifte yakışmayacağını söylüyordu. Gerçekten de gereken buydu.
Hayatımda bir çok şey değişmişti. 3 yılda çok fazla şey öğrenmiştim. Bir sürü tecrübe edinip bazı şeylerden ders çıkarmıştım. Ancak yaşadığım en trajikomik olay sanırım Dorukhan Toköz ile olan o ' ufacık' sohbetimdi.
Resmen kendi kendimi rezil etmiştim. Adam beni en savunmasız anımda yakalamış ve bana yardım etmişti.
"Heee, trabzonliyım noldi?" kısmını saymazsak.
Ama o an, bir daha karşılaşmayacağımızdan o kadar emindim ki! Ben nerden bilebilirdim ki adam 3 sene sonra Trabzonspor'a transfer olacak ve Trabzonda yaşamaya başlayacak diye. Futbolcu olsa bile bir gün transfer olup Trabzon'a gelebileceği aklıma hiç gelmemişti.
Desem ki, Trabzon'da bir sürü Çiçek isimli insan var.
ABİ ADAMIN KUCAĞINA YATIP "GU DONG MAE'Yİ NEDEN ÖLDÜRDÜM?" DİYE AĞLAYAN VE YAZAR OLAN TEK TRABZONLU ÇİÇEK BENDİM.
pardon arkadaşlar, yükseldim anlık.
Önce, olayın üstünden çok vakit geçtiği için bir umut unutmuş olabileceğini düşündüm. Ancak, Trabzonspor'a imza atarken verdiği röportajda;
"Hocam; gel, bu sene şampiyon olacağız dedi diye geldim. Bir de okumam gereken bir kitap var. Onu okuyacağım." demişti.
Bruh moment öyle bir andı ki, size yemin ederim olduğum yerde birkaç dakika öylece oturdum ve sürekli başa saran röportajı izledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
shine your star, dorukhan toköz
Fanfiction- tamamlandı. Bir gece yoldan geçerken kaldırım kenarında ağlarken gördüğü genç kıza yardım etmek için arabasını durduran Dorukhan Toköz, kaderini kendi elleriyle yazdığından habersizdi. Hiç ummadığı bir anda hayatının aşkını ilk defa gördüğünden h...