bölüm yirmi dokuz; "benim yarim özlemiş güzel manitasini"

994 72 47
                                    

Bay Günışığında Love yapmanın üç aşamadan olduğunu söylemiştim.

El sıkışmak; "Ben tehlikesizim." anlamı taşıyan, Love'ın başlangıcı demektir. Ben tehlikesizim, birbirimizi tanıyalım, tanıştığım için mutluyum demektir.

Sarılmak; sarılmak, Love'ın aslına bakarsanız en anlamlı kısmıdır, sevdiğiniz kişiye sarıldığınız ilk an kalbinizin çarpıntısı sizi öyle sarar ki, eliniz ayağınız boşalır, ancak o an sadece kalbinizin sesini duyarsınız.

Özlemek; Love'ın en zorlu kısmıdır şüphesiz. Sarıldığınız an bağımlı olduğunuz o kokuya uzunca bir süre erişemiyor olmak, tuttuğunuz eli tutmuyor olmak size inanılmaz acı verir. İlk günler pek etkisini göstermese de gün geçtikçe sızıntısı yavaştan yavaştan kalbinizi esir almaya başlar.

Ben bu hisleri, aşkın daha tam olarak ne olduğunu bilmeden anlatmış ve yaşatmıştım. Her ayrıntısını özenle işlerken özlem kısmının o kadar zor olmayacağını, aslında biraz abartılı yazdığımı düşünsem de yine elimden gelen en dokunaklı şekilde yazmıştım.

Özlemek, anlattığımdan da beterdi.

Gerçekten böyle hissediyor olmak beni darmaduman etmişti.

Ben Dorukhan'ı deli gibi özlemiştim. Ancak, elimden geldiğince onu sıkmak yerine kendimi yeni kitabıma odaklanmaya çalışıyordum. Doğru mu düşünüyordum bilmiyorum ancak eğer onu sürekli özlediğim hakkında sıkacak olursam kendini antremanlara veremeyeceği korkusu sarıyordu içimi.

Benim için işini aksatmasını asla istemiyordum. O yüzden kendimi de işime veriyordum.

Dorukhan gideli neredeyse 20 gün olmuştu. Son bir hafta hazırlık maçlarını oynadıktan sonra Türkiyeye geri dönecekti çok şükür. Ben nasıl oldu o o guguma kuşu olmadan 20 gün geçirmiştim ki?

Sormayın valla, çok zordu ya.

İlk bir hafta o kadar yoğundu ki, aramızdaki saat farkı bir saat olsa bile, denk gelip konuşamıyorduk. Gün içinde sevgilimi sadece Trabzonspor'un paylaştığı post ve storylerden görüyordum. Akşam yatmadan önce mutlaka görüntülü arıyordu beni. Kitabın durumunu soruyor ve eğer geldiğinde kitabın temeli bitmemiş olursa da yapacağı işkenceleri anlatıyordu. Gün içinde yaptığı şeyleri, antrenmanı ve beni ne kadar sevdiğini anlatıyordu.

Bir akşam laf arasında ameliyatlı dizinin ne kadar ağrıdığını söylediği saniyeden beri gözüme gram uyku girmiyordu.

Oturduğum sandalyeden kalktım, yavaş adımlarla kendimi yatağa bıraktığımda şansıma kafamı hafifçe duvara çarptım.

"Gız Çiçek! Yerinde da kafan?"

Babam yan odadan seslenirken ses çıkarmak yerine kafamı ovarak yatağıma uzandım, yanıma sıvışan Miyav'ı kolumun altına aldım ve telefonuma uzandım.

Dorukhan bu akşam İtalya'ya geçecekti. O yüzden araşamamıştık.

WhatsApp'a girip İlk başa sabit olan sevgilimin sohbetine girdim.

Aynı anda çevrimiçi olduğumuzda nefesimi tuttum. Arayacak mıydı ki beni?

O sırada telefonum titremeye başlayınca kocaman gülümsedim, arayacaktı tabii.

Vakit kaybetmeden telefonu açtığımda karşımda, Dorukhan ve Yusuf'u görmeyi beklemiyordum.

Yusuf Fransa'da oynamıyor muydu ya?

"HAFİF BİR RÜZGAR ESTİİ SAVURDİ SAAÇLARİNİ BENİM YARİM ÖZLEMİİŞ GÜZEL MANİTASİNİİİ!"

Şaşkınlıkla Sait Uçar söyleyen sevgilimi izlerken Yusuf gülerek kafasına hafifçe vurmuş ve bana el sallamıştı.

"Nasılsın gıcuaz? Keyifler yerinde da?"

Yusuf'un bana yönelttiği soruyla bakışlarımı sevgilimden çekip Yusuf'a odaklarken Dorukhan gözünü kırpmadan beni izliyordu.

"İyiyim kanki, senden ne var ne yok? Oluyor musun aşirete damat?"

Cümlem bittiğinde Dorukhan kafasını kameraya doğru uzatmıştı.

"Bundan olsa olsa aşiret ailesinin caravellası olur Nefesim ya."

Dorukhan'ım ile göz göze geldiğimiz an kahkahayı patlattığımızda Yusuf tekrar uzanıp kafasına iki tane patlatmıştı.

"Olacağız gıcuaz. Ben şey diyecektim sana. Yaprağa seni anlatmıştım da ben, hatta bu salağana anlattı. 'YENGE YENGE, BENİM ÇİÇEĞİMİ SÜSLEYEN YAPRAK OLSANA.' diye bağırınca kız da Çiçek kim diye sordu. Neyse demem o ki, yaprak 2 gün sonra Trabzona gelecek. Takılın birlikte. Ne dersin? "

Dorukhan kafasını olumsuz anlamda sallayıp Yusuf'u itekleyerek telefonu eline aldı.

" öyle bişey demedim la ben. Dedim ki, 'yaprak olsan kaç yazar Çiçeğimin dibinde bitmedikçe.' abartıyo bu yürüyen çay."

Yusuf arka taraftan küfür ederken Dorukhan bana komik yüz ifadesiyle bakıyordu. Ben de yüzümdeki gerçek anlamda kocaman olan gülümsemem ile ikisini izliyordum.

Dorukhan yorgun gözüküyordu. Ancak beni gördüğü dakikadan beri gözünde parlayan ışık beni dinç tutmaya yetiyordu.

"Senin alnının kenarına ne oldu?"

Dorukhan, sanki biraz daha yaklaşırsa gerçekten görecekmiş gibi kameraya yapıştığında elimi alnıma attım. Az önce vurduğum yer şişmişti biraz.

"He bişe yok ya, kafamı vurdum da."

Dorukhan yalancı siniriyle derin bir nefes verirken saçlarımı geriye atıp konuyu dağıtmak için hafifçe dudaklarımı araladım.

"SANKİ DÜNYANIN YÜKÜ DİRIRIRIN BENİM OMUZLARIMDA DİRIRIN."

Kendi kendime şarkı söylerken Dorukhan yanına gelen garsona siparişini vermiş ve gram İngilizcesi ile bir şeyler daha söyledikten sonra tekrar bana dönmüştü.

Garson olan kızın bakışları beni görene kadar Dorukhan'ımı yiyecek gibiyken benim Toközcüğüm benimle konuştuğu her saniye "MY BEUTY WİFE!" diye bağırıyordu hafiften.

"Ben güzel nefesim, şimdi kapatayım ben. Otele gittiğim gibi arayacağım seni. Sözüm söz. Yusuf da diyor ki eğer onay verdiyse numarasını sana atı- Çiçeğin numarası sende niye var lan?"

Dorukhan lafını tamamlayamadan Yusuf'a döndüğünde gözlerimi verdim. Unutuyordu hep.

"He doğru tamam, neyse hayatımın anlamı. MY BEUTY WİFE I MİSS YOU. I LOVE YOU SOOO MUCH! SEE YOU AGAİN."

Dorukhan son İngilizcesini de bana kullanırken el sallayarak telefonu kapattım ve kucağımdaki çocuğum sarıldım.

Dorukhan'ı özlediğim için ağlama krizine girmeye ramak kalmışken telefonumun tekrar çalmasıyla irkildim.

"Tü bismillah."

Telefonu tekrar elime aldığımda, gördüğüm yabancı numara ile kaşlarımı çattım. Biraz bekledim. Ardından daha fazla bekletmek yerine telefonu açtım.

"Buyurun?"

"Canım Çiçek! Ben Yaprak!"

Hayatımın en zor ve en kırıcı gününü bitirmişken öylesine içime sinmeyen bölümle karşınızda olmak biraz utanç verici. Kusuruma bakmayın. Her seferinde içime sinmedi sinmedi diyorum ama. Yaprağı hepiniz tanıyorsunuz değil mi? Yusuf'u kitaba eklediğim dakikadan bu güne sevgilisi olarak hep Yaprağı kullanmayı düşünmüştüm. Sonraki bölüm kız kıza takılıyoruz. Sizi seviyorum, iyi ki varsınız yaprak1malfoy
hanima gelsin bu bölüm

shine your star, dorukhan toközHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin