bölüm on dokuz; " hadi see you lan."

1.2K 77 53
                                    

"Tanıştığıma çok memnun oldum kardeşim. Bu ruh hastası seni rahat bıraktıkça gel. "

Uğurcan sıkmam adına elini uzattığında kocaman gülümsedim. Çok güzel ağırlanmıştık. Yani, diğerleri alışık olduğu için çok şey etmeseler de, ben misafirperverliklerine bayılmıştım.

"Her şeyi tamamen rayına oturtalım. Sizi de köye beklerim. Küçük bey için de iyi olur hem."

Kuzey çoktan uykuya dalmıştı. Berat, Yusuf ve Abdüş bizden bir 30 dakika önce çıkmışlardı. Biz bize kaldığımızda ise Kuzey'i uyutmaya çalışmıştık. Daha doğrusu, Dorukhan'dan da benden de ayrılmak istemiyordu.

Kübra bu hallerine şok olmuştu. Normalde sadece erkeklere gittiğini ve kızlara pek yanaşmayan bir çocuk olduğunu söylemişti.

Ee bacım, bu bebe inmiyor benim tepemden.

Dorukhan ise bizi bayağı kıskanmışa benziyordu.

"Daha bir buçuk yaşında oğlum o. Daha dişi'nin kelime anlamını bilmiyor. Salak salak iş yapma."

Uğurcan, Dorukhan'ın ensesine hafifçe vurup dürüm haline gelmiş olan evladını can havliyle kurtarıp kucağına almıştı.

O sırada Kuzey benim için ağlamış, Dorukhan zıvanadan çıkmadan hemen önce onun için de ağlamıştı.

Sonra, son çare olarak üçümüz küçük efendinin odasına gitmiş, benim yatağımdan da büyük olduğunu düşündüğüm beşiğine yerleşmiştik. Ve evet, Dorukhan çocuğu aramızda pestil etme uğruna beşiğe girmişti.

Uğurcan ve Kübra ise, çocuksuz geçen dakikaların kıymetini bilip bizim yanımıza bile uğramamışlardı. Haklıydılar, çocuk büyütmek zor işti.

"Küçücük velete bak. Tek gecede nasıl kaptı ama seni? Biraz büyüsün görüşeceğiz."

Dinazorlu pijamalarıyla göğüsümde uyumaya çalışan Kuzey'in sırtını hafifçe pışpışlayarak uyutmaya çalışırken hemen bir nefes uzağımda kıskançlık krizleri geçiren sevgilime gülmeden edemedim. Manyaklık etmeyi seviyordu, gerçekten.

"Senin çocuğun da öyle yaparsa görürüm seni Toközcüğüm. Kınama bakayım uşağı. Bak ha uyudu uyuyacak. "

Dorukhan, uyumak üzere olan Kuzey'i kontrol ettikten sonra başını koluna yaslayarak beni izlemeye başlamıştı.

"Bazen düşünüyorum da, Çiçeğim be. Gelir mi bizim de böyle günlerimiz?"

Benimle gelecek hayali kurması içimi hep bir hoş ediyordu. Tebessüm ettim, kucağında kendi bebeğiyle maç izleyen Dorukhan'ı hayal ettim bir süre.

Kurduğum en güzel hayal olabilirdi şüphesiz.

"3 yıl boyunca düşündüm hep, acaba olsak nasıl oluruz diye. Ancak düşündüğümden de güzel olmamız içimi ayrı hoş ediyor. Seni yanındayken bile özlüyorum. Bazen seni özlediğim için sana darılıyorum bile."

Gözlerimiz birleştiğinde hafifçe yutkundum, minik el boynumun az aşağısından beni sıkı sıkıya tutarken Dorukhan gözlerimin en içine bakıyordu.

En sonunda, aynı anda gözlerimiz dudaklarımıza kaydığında yutkunmadan edemedim. Aşırı gerilmiştim.

Dorukhan göz temasını saniyelik kesip Kuzey'i kontrol etti. Ardından tekrar bana döndüğünde bu sefer sertçe yutkunma sırası ona geçmişti.

Çok geçmedi, zaten yakın olan dudaklarımız çok kısa süreliğine de olsa birleştiğinde istemeden kendimi kasmış ve gözlerimi kapatmıştım.

shine your star, dorukhan toközHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin