bölüm beş; " ben seni milyonların arasından seçer bulurum Nefes."

1.8K 100 35
                                    

" davacıyım yıllara! Gençliğimi çaldılaar, gençliğimi çaldılaaar! "

"Yalnız gençliğim olsa, beni benden aldılar beni benden aldılaar !"

Son ses Sait Uçar dinlerken annemin sertçe kapıya vurması ile sesimi alçaltarak kendimi yatağa bırakmıştım.

Bu aralar pek gergindim. Aslında sadece ben değil, tüm trabzon gergindi.

Şampiyonluğu ilan edeceğimiz maça tam 1 gün kalmıştı ve fanatik olmayan ben bile bir anda Trabzonspor fanatiği olmuştum.

Küçükken babam beni her trabzon maçına götürürdü. Avni Aker Stadyumunda az maskotluk yapmamıştım. Çocukluğum, gençliğim Avni Aker Stadyumunda geçmişti. Ancak stad yıkıldıktan sonra maçlara gitme hevesim de yıkılmıştı.

Belki de büyümüştüm, anılarmın yerinde şu an millet bahçesinin olması bana garip geliyordu. Ancak zaman geçiyordu. Hali ile bizler de büyüyorduk.

Başımın altındaki yastığı düzeltip müziğin sesini uygun seviyeye getirdim ve başımı cama doğru çevirdim.

Tüm köylerler, tüm mahalleler bordo maviye boyanmıştı. İster istemez tebessüm ettim. Bu tebessüm aklıma Dorukhan'ı getirdi.

En son 2 hafta önce konuşmuştuk. Galiba Hamsi kuşu davasından sonra bana mesaj atmak istememişti. Ya da antrenmanları fazlaca sıklaşmıştı.

Neticede önümüzde şampiyonluk vardı.

"Şampiyonluktan sonra sizinle Pırasa'ya çıkacağım."

Şampiyonluktan sonra benimle Pırasa'ya çıkmak istemesi beni içten içe heyecanlandırmıştı. Ancak içimde de dalgasına söylediği düşüncesi dolanıp duruyordu.

2 haftada ona mesaj atmamak için kendimi zor tutmuştum. Yoğun olabilirdi. Yoğun olmasa illa ki mesaj atardı.

Keza, numaram için kalkıp imza gününe kadar gelmişti.

Büyük çelişkiler içindeydim. Ya da şu an üstümde büyük bir gerginlik olduğu için sağlıklı düşünemiyordum.

Ben böyle gerginken maçta oynayacak olan Dorukhan'ı düşünmek bile istemiyordum.

Telefonu elime aldım, sohbetimize girdim. Mesajları 2 haftadır yaptığım gibi bir kez daha gözden geçirdim. İster istemez parmaklarım klavyeye gitti. Ona şans dilemek istedim.

Çiçek; Hey! Tehdidi unutma.

Şampiyon olacağız bu sene.

Gol atmayı unutursan seni keserim!

Sıkı çalış, sana güzel bir mangal yapacağım.

Sana güveniyorum!

Yazdıklarımın hiçbirini göndermedim. Saçma saçma şeyler yazmıştım da zaten. Kendimi zamanında yeterince rezil etmişken yine her şeyi elime yüzüme bulaştıramazdım. Hem, belli ki 2 haftadır benimle konuşmak istemiyordu. Mesaj atmak gereksiz olurdu. En fazla, "İyi şanslar." yazıp göndermek en iyisiydi.

Gözlerimi kapatıp bir süre öylece bekledim. Bir şeyler düşünmek istemedim. Sonra WhatsApp'tan bildirim geldi.
Yine arkadaşlardandır diyip mesajı açma tenezzülünde bulunmadım. Yine mesaj geldi, yine ve yine.

En sonunda bildirim sesine dayanamadım. Telefonu elime aldığımda, Dorukhan'dan gelen beş mesaj beni yatağa gömdü.

Toközcüğüm; ah senin şu yazıp yazıp silmelerin be yazar hanım.

shine your star, dorukhan toközHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin