Çiçek; Toközüm de Toközüm
Benim en güzel Sait Uçar Türküm
Ağlıyor musun hala.
La ağlama valla iyiyim ya bişe yok.
Dokuz yaşımda ağaçtan düşünce burnum kırıldı diye estetik olmuş adamım ben.
İki yuvarlandık diye canımız mı çıktı?
Ve sen gram düşüncesiz değilsin.
Ve seni hala seviyorum lütfen kafana bir şeyler takma gerçekten bir sıkıntım yok.
Aç artık hadi şu telefonu bak aklım sende kaldı.
Toközcüğüm; merhaba. Sen bizim oğlanın aylardır uğruna ağladığı kızssın sanırım. Ben abisi. Dorukhan şu an vicdan azabından köşede kendini yiyor. Müsaitsen ara da iyi olduğunu görsün.
Türksün bu arada türksün değil mi?
Çiçek; yok abi. Mesajları çeviriden yazıyorum.
Ehe, şaka. Arıyorum ben .
Yani, Dorukhan'ın abisiyle ilk sohbetimin böyle absürt olacağını asla düşünmezdim. Normalde deli gibi utanıp yatakta tepinmem gerekirken şu an tek düşündüğüm kafama salıncak yediğim için(?) deli gibi vicdan azabı çeken sevgilimi rahatlatıp başımı yastığa rahat koymaktı.
Ulan millet sevgililiğin ilk akşamında birbirine, birbirlerini hiç bırakmayacaklarına dair sözler verir. Ben, kafama yediğim salıncağın beynimi akıtmadığını ve sevgilimi hala sevdiğimi kendisine anlatmaya çalışıyordum.
Bana normal değilsin diyordu ama, onun da benden gram farkı yoktu. Harika uymuştuk birbirimize. Tencere kapak gibi.
Olayı size şöyle kısaca özetlemek gerekirse;
Pırasa'dan dönerken yolda ikili salıncaklarla karşılaştık. Dorukhan eğer istersem beni sallayabileceğini söyledi. Ben başta kabul etmeyip zincirlerin sakat olduğunu savundum. Ancak o biraz daha ısrar edince kalbini ve hevesini kırmak yerine belimi kırmayı tercih etmiştim. Demirler sağlam değildi pek. Salıncağa oturup biraz sallandıktan sonra kopan demirle birlikte kendimi bir havada bir de karada görmüştüm. Üstüne bir de salıncak kafama çarpmıştı.
Dorukhan'ın tabiri caiz ise aklı çıkmıştı.
Ben daha yerde olduğumu anlamadan tek nefes yanıma inip beni kapaklandığım yerden kaldırıp arabaya götürmüş ve darbe alma riskimin olduğu yerlere bakmaya çalışmıştı.
Belim biraz acıyordu. Sanırım morarmıştı. Ancak telaştan dört dönen Dorukhan'a belli etmek yerine kocaman gülümseyip acımı bir kenara bırakarak daha cicim ayı bile yaşamaya fırsat kalmadan amelimi kapatmaya ramak bırakan sevgilime bakmıştım.
"Ayy, göklerde kartal gibiydim resmen."
Kıkırdayarak kollarımı Dorukhan'a sarmıştım ancak dirseklerim de soyulmuştu. Dirseklerimi gördüğü ilk an kendine sağlam bir küfür edip sarılışıma karşılık vermişti. Böyle yerlerden düşmeye alışıktım. Büyütülecek bir şey değildi. Köyde büyümenin verdiği tecrübelerimi kullanıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
shine your star, dorukhan toköz
Fanfiction- tamamlandı. Bir gece yoldan geçerken kaldırım kenarında ağlarken gördüğü genç kıza yardım etmek için arabasını durduran Dorukhan Toköz, kaderini kendi elleriyle yazdığından habersizdi. Hiç ummadığı bir anda hayatının aşkını ilk defa gördüğünden h...