bölüm yirmi sekiz; " güzel canını sıkmak yerine limon sık haydi ."

1.1K 69 17
                                    

İlişki basına açıklandıktan bir ay sonra, slovenya kampına son bir gün.

Çok gergindim.

Dorukhan'dan bir ay için de olsa uzak kalacağım için çok gergindim. Varlığına o denli alıştırmıştı ki beni, şimdi onsuz ne yapacağımı bilemez halde karşımda valiz hazırlayışını izliyordum.

"Güzelim, katlayamadım şunu. Yardım eder misin?"

Dorukhan elindeki siyah tişörtü havaya kaldırırken sessiz sedasız yanına ilerleyip dibine sinmiş ve tişörtü elinden alıp güzelce katlayıp valizine yerleştirmiştim.

"bir tanem, asma şu munzurları bakayım, fizana değil, kampa gidiyorum. Bir ay sonra yine sana bu kadar uzakta olacağım." cümlesi bittikten sonra saçlarımın arasına ufak bir buse bırakıp yavaş hareketlerle valizi kenara kaydırıp dizime yaslandı.

"Hem, gidip göreyim oraları. Beğenirsem beraber de gider görürüz. Olmaz mı?"

Abi ben çocuğu en uzak nevşehir'e götürmeyi düşünürken o tamamen denizaşırıya geçmişti. Moralini bozmamak için kocaman gülümsedim ve parmaklarımı saçlarının arasına daldırp saçlarını okşamaya başladım.

"Sen geldiğinde önce nevşehir'e, ordan da size gidelim.Doğduğun yerler nasıl yerler bir görelim. Değil mi?" Nevşehir'e imza günü için bile gidememiştim. Çok merak ettiğimden çok üstünde duruyordum bu şehrin. Ayrıca merak ettiğim yerleri sevdiğim adamla gezme fikri harkulade bir fikirdi benim için.

Biraz bekledi, yüzümü inceledi, başını olumsuz anlamda salladı.

"Önce, süper kupayı kazanıp babacığına getireceğim. Önce ben göreceğim senin doğduğun yeri. Akşam vakti üç buçuk atarken pek dikkat edemedim de ortalığa. Sonra, hep birlikte pırasaya çıkacağız. Sen, ben, bizimkiler. Hatta, Yusuf kankan ile bile konuştum, eğer işlerini halledebilirse o da kız arkadaşı ile katılacak bize, ondan sonra istediğin yere gideriz. Annemlerle tanıştıktan sonra bir İzmir yaparız. Lig tamamen başlayana kadar biraz gezeriz. Sen de ben yokken şu üstünde çalıştığın kitabı rahatça bitirirsin. Ben varken işinle çokta ilgilenemediğinin farkındayım. Görmüyorum sanma. Bakalım telif hakkın kaç bin olacak bu sefer? Tüm ülke dört gözle yeni kitabını bekliyor."

En başta omuz silktim.

"bir iş yapacak olursam çok büyük biri olacağım. o yüzden hiçbir iş yapmıyorum diyelim biz ona."

Dorukhan uzanıp hafifçe alnıma vurdu. "Hadi la ordan, en son bir iş yaptın. Tüm ülke sadece seni ve kitabını konuştu. O zamanlar sana ulaşamıyor olmak ne kadar acı veriyordu biliyor musun?"

Dorukhan beni bulmak için çok çabalamıştı gerçekten, geçmişte kim bilir ben yokken beni bulmak için neler yaşamıştı? Düşüncelerimi kenara ittim.

"başarabilir miyim tekrar sence?"

tebessüm etti.

"Sana inanıyorum, kalbime sahip olduğun için midir bilmiyorum ancak sen bu gidişle dağ bile delersin. Güzeller güzeli hazar hanımım benim."

Her seferinde beni böyle şımartmayı başarıyordu. Bense pek bir şey beceremiyordum. Tek yapabildiğim, onu tüm kalbimle sevmekti.

En başta söylediklerini tekrar bir süzgecimden geçirip kocaman gülümsedim, aslında söylediği şeylerde biraz haklılık payı vardı. Onunla vakit geçireyim derken üstünde çalıştığım kitabı biraz aksatmıştım. Okuyucularıma haksızlık ettiğim için içimi vicdan azabı kaplarken dudağıma aldığım ufak buseyle bakışlarımı alttan alttan bana bakan sevgilime çevirdim.

shine your star, dorukhan toközHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin