Annem ve babamdan gizli iş çevirmenin bu kadar zor olacağını hiç düşünmemiştim. Hayatım boyunca beni o kadar rahat ve özgür yetiştirmişlerdi ki, onlardan gizli iş yapmanın ne olduğunu bilen bir çocuk olarak büyümedim. Annem otoriter bir kadındı. Ancak gereken yerlerde beni özgür bırakmasını da bilirdi.
O yüzden hiçbir zaman onlardan bir şey saklama gereği duymamıştım. Aslında, Dorukhan'ı da saklamazdım da. Dorukhan'ın Toköz olması ve Fanboy bir babaya sahip olmam beni biraz frenlemişti.
Keza, babam benimle olan tüm profilleri yerine Dorukhan ile olan fotoğrafını koymuştu.
Eğer Dorukhan'ı damat olarak getirirsem ne yapardı asla bilemiyordum.
Yükleri eve taşıdıktan sonra babam beni yanına çağırdığında nefesimi tuttum. Bir şeyler anlamış olması beni korkuttu. Aslında, bir şeyleri benden duymadan önce beni yakalamış olması olasılığı beni korkuttu.
Ama babam beni yanına çağırıp Dorukhan ile olan fotoğrafını Facebook'a atmamı, altına da 'bizim uşak.' yazmamı istediğinde rahatça derin bir nefes aldım. Bir şey anlamamıştı çok şükür. Ancak annemde beni haşlayacak haller vardı, keyfi var da yok gibiydi sanki. Benimle konuşacak bir şeyi olduğunun farkındaydım. O bakışları çok iyi tanıyordum. Yüksek ihtimal bir şeylerden açık vermiştim ve annem açığımı çok iyi şekilde yakalamıştı. Bakışları tam olarak bunu anlatıyordu.
Trabzona biraz birlikte vakit geçirmek için gelmişlerdi. Ara sıra babam annemi bunalmış görür ve 1-2 günlüğüne şehirde gezdirirdi. Bu huyuna bayılırdım.
"Hadi, ben yatıyrım, bakaym kalkınca kaç kişi beğenecek bizim oğlani?"
Senin oğlan bunları duysa, Facebooğunda yatıp kalkar be babacığım.
Babam yatak odasına gittiğinde annem bakışlarını bana çevirmişti.
"İki kahve yap da, anne kız içelim. Uzun zamandır vakit ayıramadım sana. Bir anlatman gereken şiyler var belli ki."
Annem.
Dorukhan'ı.
Biliyordu.
Annem kahveyi seven bir kadın değildi. Ancak ne zaman benimle ciddi bir konu konuşacak olsa 'kahve yap içelim.' derdi. Demek ki Dorukhan'ı öğrenmişti.
Başımı olumlu anlamda sallayarak mutfağa ilerledim. Kahveyi de her zaman mutfakta içerdik. Ciddi konular sadece mutfak masasında konuşulurdu bizim evde.
Gerilmiştim, günüm öyle garip başlamışken daha garip şekilde bitmesi beni şaşırttı. Hayatım çok hızlı değişmeye başlamıştı. Ulan Dorukhan ya. Kaldığımız hale bak.
Anneme Türk kahvesi yaparken kendime sütlü kahve yaptım. Türk kahvesini sadece gerçek özel günlerde içebilme özelliğim vardı. Bugün özel değil, daha çok ecel günüydü. O yüzden sütlü kahve en ideal tercihimdi.
Annem, almancı akrabaların getirdiği çikolata poşetlerinden birini getirip kahvenin yanına çikolata çıkarttığında poşete uzandım.
Annem saniyesinde elimi geri iterken dudaklarımı büzüp kahveleri hazırladım, besmele çektim ve masaya oturdum.
Annem son kez eksikleri koyduktan sonra yan tarafıma oturdu, usulca saçlarını okşadı ve tebessüm etti.
"Biraz fırçalayacam seni ama korkma. Gızmayrım sana. "
Annemin tebessümü beni hafiften de rahatlatsa da fırça anını hızlıca geçmek için Rabbime sığınmaya başlamıştım.
"Kız bokyiyenin gızi. Uşağın nayşi işi var haburiya. Dün bir bugün iki. Niye geldi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
shine your star, dorukhan toköz
Fiksi Penggemar- tamamlandı. Bir gece yoldan geçerken kaldırım kenarında ağlarken gördüğü genç kıza yardım etmek için arabasını durduran Dorukhan Toköz, kaderini kendi elleriyle yazdığından habersizdi. Hiç ummadığı bir anda hayatının aşkını ilk defa gördüğünden h...