hayatımda uyuyabileceğim en rahat uykuyu uyumuştum gece.
Ailemden -daha doğrusu annemden- bir şeyler saklamıyor olmanın rahatlığı o kadar iyi gelmişti ki. Keyfime gerçekten diyecek yoktu.
Dorukhan, dün akşamki konuşmamızda sonra sabahın köründe aramayı ve mesaj atmayı kesmiş, biraz daha geçe doğru mesaiye başlamıştı.
Manyak adamın dün geceki esprisi yüzünden attığım mesajı gerçek sanıp aramış,"NEFESİM DUR TAŞLAR TAM OTURUYORKEN NE SENİ TANIMASI MANYAK MANYAK İŞ ÇIKARMA EN UFAK MİMİĞİNE KURBAN OLDUĞUM." diye bağırmıştı.
Arka taraftan gelen kahkaha sesleri hala çocukların yanında olduğunun işaretiyken ister istemez utanmıştım. Çocukların yanında onu alay konusu yapmış olmak biraz keyfimi kaçırsa da sonrasında arkadan gelen: "Manolya teyzenin onayına o kadar mutlu oldu ki, yerinde duramıyor bu ziniya yengecim. Beyni sulanınca yaptığı espiriye yaptığın kinayeyi anlamadı." açıklamasıyla içimi azıcık da olsa rahatlatan abdüşe içimden teşekkür etmiş, sonra telefonu kapatıp yatağıma yaslanmıştım.
Hayatımın bu zamanlarını üçüncü ve dördüncü kitabı yazarak geçireceğimi düşünürken şimdi çok farklı bir yolda, çok farklı duygularla hareket ediyordum. Monoton olan hayatıma yeni yeni giren şeyler beni çok farklı bir insana değil de, daha mutlu bir insana çeviriyordu.
Ayrıca, diğerlerinin annemi nereden tanıdığını sormak bile istemiyordum.
Uyandığımda anne ve babam evden çıkmıştı. Yüksek ihtimal birlikte kahvaltı edeceklerdi. Onları kıskanmadan edemedim. Onca yıl birbirlerine verdikleri değer beni hep gururlandırıyordu.
Dorukhan'ın mesajlarına bakmak yerine gerinerek telefonumu elime aldım ve arama tuşuna bastım.
Toközcüğüm aranıyor...
Daha ilk çalışta açtığında yüzüme yayılan gülümseme ile daha 'alo' demeden esnemiştim.
"Daha gün aymamış demek ki."
Sevdiğim kişiliğin sesi ahizemden gelirken gülümsemiş ve tekrar esnemiştüm.
"Tamam güzelim ağzın yırtılacak. Kalk yataktan. Annenler yoksa evde gelip alayım seni de. Bizimkilerle kahvaltı yapalım. Hüseyin'in eşiyle de tanışırsın."
Sonunda esnemeyi kesip yattığım yerden kalkarak yaklaşık 1 aydır silinmeyi bekleyen aynamın karşısına geçtim.
"Sayende bir sürü arkadaşım oluyor ha. Ben bu kadar aktifliğe alışık değilim. Neyse, ben bir saate gelirim. Babam arabayı bıraktı zaten.Anneme haber vermeden çıkmayayım. Sen gelip alma beni."
Artık Anneme yalan söylemiyor olmanın verdiği rahatlık bana fazlasıyla batarken Dorukhan'ın da benim gibi esnediğini duydum.
"Ay bir de Toközcüğüm."
Dorukhan esnemesini bitirdikten sonra kıkırdadı.
"Söyle benim en güzel yanım. Toközcüğün kurban olsun sana?"
"Akşama Hınzır Dinçer ve Ekin Uzunlar konseri var. Gider miyiz?"
"Gideriz güzelim. Severim Ekini."
Tekte yanıt verdiğinde kocaman gülümsedim. Trabzonda öyle çok etkinlik olmazdı. Arada sırada yaptığımız imza günleri dışında pek etkinliğe şahit olmamıştım.
"Tamam kapatıyorum. Seni seviyorum. Çıkarken mesaj atarım."
İlk seni seviyorum diyen bendim.
Ben.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
shine your star, dorukhan toköz
Fiksi Penggemar- tamamlandı. Bir gece yoldan geçerken kaldırım kenarında ağlarken gördüğü genç kıza yardım etmek için arabasını durduran Dorukhan Toköz, kaderini kendi elleriyle yazdığından habersizdi. Hiç ummadığı bir anda hayatının aşkını ilk defa gördüğünden h...