bölüm otuz dört; "ömrüm biter de bana öğrettiğin aşk bitmez toköz."

897 58 19
                                    

Dorukhan'ı ailemle tanıştırmak 2 saat sürmüştü, ailesi ile tanışmak ise 2 saniye.

İki gün önce Dorukhan'ın ailesinin yoğun ricası üzerine  birkaç günlüğüne onları ziyarete gitmiştik. Aslında maksatlarının benimle tanışmak olduğunu ısrarla inkar etseler bile, ben anlayacağımı anlamıştım zaten.

Neyse, ilk günümüz gayet eğlenceli geçmişti.

Serap teyze ve Mustafa amca mükemmel insanlardı, özellikle de Serap teyze. Pardon, Serap Anne.

Beni ilk gördüğü saniye oğlunun kucaklaşma isteğini seri şekilde geri çevirip kollarını sıkı sıkıya bana sarmıştı.

Dorukhan'ın yüzü birkaç saniyeliğine düşerken kimsenin görmediğine emin olarak ona dil uzatmış, yıllardır gelin hasreti çeken Serap Hanım'a sıkıca sarılmıştım.

Yaa, gördün mü Dorukhan Toköz, ailen seni satınca tam olarak böyle hissediyorsun işte.

"Ayyy, iyi ki de geldiniz. Evim işte tam şu anda ev oldu yeminle. Özellikle de sen Çiçekçiğim. İyi ki geldin. Oyy, surata bak."

Yüzüme konan öpücükler karşısında başta ne yapacağımı bilemesem de maruz kaldığım sevgi patlamasına ayak uydurmayı seçip Serap anneye bütün  sevgimi işlemeye çalışmıştım.

Sonrasında hep birlikte yemeğe geçtiğimizde büyük abisi ile tanışmıştım.

Beni ilk gördüğünde aklına o; "yabancı mısın?" davası gelmiş olmalı ki yüzündeki kocaman gülümseme ile bana yaklaşıp elini uzatmıştı.

"Senin trabzonlu olmana ihtimal yok ama neyse. Emirhan. "

Yüzünü incelediğimde Dorukhan'dan biraz daha küçük gösterdiğini fark ettim. Dorukhan'ın yüzü biraz daha yapılıydı abisine göre. Abisi biraz daha şeydi...baby face? Kesinlikle öyleydi.

Nazikçe elini sıktığımda yüzümden düşmeyen gülücüğüm ile kendimi tanıttım; "Çiçe-"

"Çiçek Nefes. Biliyorum. Adını uzun zamandır birilerinden duyuyorum. "

Bakışları Dorukhan'ı bulduğunda hafifçe Dorukhan'a doğru çekilmiştim. Manyak adam beni her yerde anlatıyordu ya.

"Neyse hadi, yemeğe gidelim. Acıktım ben."

Dorukhan elini belime yerleştirerek içeri ilerlediğinde bende otomatik olarak peşinden sürüklenmiştim.

Serap hanımın  masaya yemekleri taşıdığını gördüğümde saçlarımı hızlıca arkamda toplamış ve peşinden mutfağa ilerlemiştim.

Beni gördüğünde ışıldayan gözleri, aslında yıllardır kız çocuğu istediğinin kanıtıydı bence.

Aman Serap anam, iki tane oğlan yetmiş sana. Kızın olsa ben uğraşamazdım valla.

"Aman hiç yardım etme diyemeyeceğim. Yıllardır tek başıma hazırladığım sofrayı şimdi kızımla hazırlamak benim içim büyük zevk. Hadi, tabakları koy masaya da. Yemekleri getireyim ben."

Başımı olumlu anlamda sallayarak tezgahtaki tabakları elime aldım ve salona ilerledim. Kocaman yemek masası boydan boya doluyken beş kişi bunları nasıl bitireceğimiz hakkında tek bir bilgim bile yoktu.

Tabakları güzelce yerleştirdikten sonra Serap teyze çorbaları kâselere koymaya başlamıştı. Erkekler de sofraya dizildiğinde biraz gerildiğimi hissettim.

Hayatımda ilk defa sevgilimin ailesiyle yemek yiyecek olmam mıydı beni geren, yoksa kalabalık bir aileye girecek olmam mı?

Her zaman üç kişiydik biz, o yüzden dört kişi bile fazla geliyordu benim gözüme.

shine your star, dorukhan toközHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin