bölüm yirmi bir; "yaba habındaki tipe."

1.1K 78 70
                                    

Sonda ufak bir açıklama var. İyi okumalar, dilerim ki beğenirsiniz.

"Karşılaştırma la ortalığı. Ne istiyorsun şu küçüklük fotoğraflarımdan?"

"Çok bir şey değil. Hala aynı tatlılıkla devam ediyor musun diye baktım. Sen ikiye katlamışsın bile."

Dorukhan küçüklük fotoğraflarıma aşkla bakarken  koşarak yanına gitmiş, ensesine ufak bir tane patlatıp etrafa saçtığı çerçeveleri bir araya toplamıştım. Çocuk gibiydi.

Annem, ne de olsa bakmıyorsunuz diyerekten bebeklik albümlerimi burada, merkezdeki evde bırakmıştı. Etrafta bir sürü çerçevede ailemin ve benim fotoğraflarımız vardı. Dorukhan hepsini teker teker inceliyor. Fotoğrafları lime lime ediyordu.
Tebessüm ettim, benimle bu denli ilgili olması hoşuma gidiyordu. Benimle alakalı öğrendiği en ufak şeyi beynine nasıl kazıyor anlamıyordum. Anaokulunda çekildiğim fotoğrafa bakarak kıkırdadığını gördüğümde tebessüm ettim.

Bir taneciğimin  hevesli haline dayanamayıp odama ilerledim. Bazanın altından fotoğraf albümlerini çıkardım ve beş yaş albümümü de bulup oturma odasına geçtim ve sehpanın üstüne, Doruğun oturduğu yerin önüne bıraktım.

Dorukhan, büyük bir zevkle  annemin ellerinden bu kadar çok fotoğrad çektiği için teşekkür niteliğinde öptüğünü dile getiren birkaç milyon methiyeden sonra elindeki su bardağı ile oturma odasına geçip bulabildiği ve getirdiğim bütün fotoğraflarımı incelemeye başlamıştı.

"Yaba habındaki tipe."

Mırıldandığı şeyle birlikte ufak bir kahkaha attım, yemekten sonra kendimi biraz daha toparlamıştım. Sonra da hiçbir şey yaşanmamış gibi oturup çay içmiştik. Konuşup halletmek için birazcık daha vaktimiz vardı. Bu kadar kaos, Dorukhan'a da bana da fazla gelmişti açıkçası.

"Çiçeğim, sen neden tek çocuksun ki?"

Dorukhan beni yanına çekerken sorduğu soruyla birlikte derin bir iç çektim ve arkama yaslandım. Aslında, iki çocuklu ailenin küçük kızıydım ben. Ablam ise bir melekti.

"Annemlerin benden önceki çocukları 2 yıl yaşamış sanırım. Ondan sonra vefat etmiş. 5 sene sonra ben doğmuşum. Babam da sonrasında ben beş yaşına gelene kadar bu çocuğa da bir şey olur korkusuyla çocuk istememiş. Benden önceki çocuklarının adı Çiçek'miş. Ben doğunca babam rahat bir nefes aldığı için adımı Nefes koymak istemiş, sonra annemle kararlaştırıp Çiçek Nefes koymuşlar. Tek çocuk olmanın eksiğini yaşıyorum çok nadir."

Dorukhan başını olumlu anlamda sallarken bebeklik fotoğraflarıma göz atmaya devam etmişti.

"Bir kardeşin ya da ablan olsa nasıl olurdu bilmiyorum ama ailen çok ince düşünceli insanlar. Sen onları bana anlattıkça gidip tanışasım geliyor. "

Derin bir nefes alıp gülümseyerek ensesindeki saçlarıyla oynamaya başlamıştım. Arada huylansa da sesini çıkarmamıştı.

Anne ve babamın nişan fotoğraflarından birine denk geldiğimizde Dorukhan fotoğrafı bana uzatmıştı. Annemin pembe takımı kıkırdamama neden olurken Dorukhan'ın uzattığı fotoğrafı elime alıp biraz daha inceledim. Çok zaman geçmişti, her şey değişmişti hayatlarında. Bakışları hariç. Hala sevgi saygı ve aşkla bakıyorlardı birbirlerine.

'Acaba biz de böyle olur muyuz?' diye geçirdim içimden. Olur muyduk?

"Seninle şöyle bir nişan fotoğrafımız olmasın mı be Nefesim?"

Kıkırdadım. Olurduk sanırım.

Annem ve babam görücü usulü evlenmişlerdi. Saygı ile başlayan evlilikleri sonrasında aşka dönüşmüştü. Annem bir keresinde bana; 'eğer bana daha berbat bir hayat vereceklerini ama yine aynı adamla evli kalacağımı söyleseler, yine kabul ederim. Çünkü bilirim ki baban hiçbir zaman benim elimi bırakmaz.'

shine your star, dorukhan toközHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin