" eee ama, söylemedi ki iki kadehi. İçimde kaldı benim."
Telefonumu arabaya bağlamaya çalışırken seslice ufladım. Dinçer'in bildiğim ve sevdiğim tek şarkısı çalmamıştı resmen.
"Tamam Çiçeğim, al benden aç ya. Ne darlandın?"
Dorukhan telefonunu bana uzatırken kaşlarımı kaldırıp telefona uzandım.
Telefonunu ilk defa elime alıyordum.
"Şifresi doğum tarihin. Gir ne yapacaksan yap."
Pislik, düştüğümü bile bile yapıyordu. Yüzündeki gülüşten tanıyordum ben onu.
Telefonu açtığımda karşıma çıkan çocukluk fotoğrafımla ister istemez gülümsedim. Manyak.
Telefonu fazla karıştırmadan youtube'a girmiş ve şarkıyı açıp sesini açmıştım
"DERTLERİM VAR SİRALİİ BOZMAYİRUM MORALİ BOZMAYİRUM MOR. BU AKŞAM İSTANBULUN GENE BENİM KİRALİ."
Ellerimi birbirine çarparak Dorukhan'a doğru omuz atarken gülümseyerek arabayı kullanmaya devam ediyordu.
Zamanında en büyük korkularımdan biri, kemençe dinlememi yadırgayacak biriyle olmakken şimdi erkek arkadaşımla Hızır Dinçer dinliyordum.
Erkek arkadaşımın futbolcu olması sürpriz yumurtadan çıktı arkadaşlar, ben hep bir askerle falan evlenirim diye düşünüyordum ben aslında. Neyse konuya dönelim.
"BAZEN DÜŞÜNİYURUM HALUMUZ NE OLACAK, HALUMUZ NE. İKİ KADEH İÇTİN Mİ BORÇLAR OLUR ALACAK."
Ellerimi birbirine vurmaktan ellerim haşlanırken şarkının sesini kısıp oturduğum yere iyice yerleşmiştim.
"Eğlendin mi bugün güzelim?"
Dorukhan arabayı kullanırken diğer yandan bana yönelttiği sorunun cevabını bekliyordu.
"Kuymak konusunda biraz bozuldum. Ama sonrasında gayet eğlendim. Horonunu gördüm, sırada hoptek var."
Ufak bir kahkaha attı, "hoptek laylay. Çiki çekip bambam, duramayrım yerimde."
Hayatımda attığım en büyük kahkahayı böyle bir şeye harcamış olmaktan asla pişman olmayacağımı belirtmek isterim.
Kahkaham tüm arabayı sararken Dorukhan, beni güldürdüğü için keyifli gözüküyordu. Bu lafları kimden öğrendiğini deli gibi merak ediyordum. Eskişehirli Dorukhan birkaç saniye içinde trabzon kekosuna dönüşmüştü resmen.
Gülüşüm kıkırtıya dönerken aniden arabada duyulan zil sesi ile irkilerek arkaya doğru yaslandım. Benim telefonum çalmıyordu. Onu geçtim, annem bende 'Sultan' diye kayıtlı değildi ve annem beni asla görüntülü aramazdı. -sebebi, yüzünü her gün göriyrım merak diyilım konussak yeter. tezini savunmasıydı-
Dorukhan'ın annesi arıyordu. Hem de, görüntülü.
"Ay ay, annen arıyor. Açamam ki ben."
Telefonu kenara bırakırken Dorukhan bana bir süre bakmış, ardından telefonu tekrar bana uzatmıştı.
"Deli deli konuşma. Seninle konuşmak için aradı. Biliyorum ben annemi. Aç iki kelam konuşur kapatırsın."
Dorukhan'ın sesi ciddileşirken derin bir nefes aldım. Ben ilk konuşmamızı böyle tahmin etmemiştim ki ama.
Telefon ısrarla çalarken saçımı başımı düzeltip yeşil tuşu ileri kaydırdım. Dorukhan'a benzeyen kadını anında ekranımda belirirken ne kadar gençl olduğunu düşünmekten selam veremiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
shine your star, dorukhan toköz
Fiksi Penggemar- tamamlandı. Bir gece yoldan geçerken kaldırım kenarında ağlarken gördüğü genç kıza yardım etmek için arabasını durduran Dorukhan Toköz, kaderini kendi elleriyle yazdığından habersizdi. Hiç ummadığı bir anda hayatının aşkını ilk defa gördüğünden h...