bölüm on iki; "asma bakayım munzurlarını."

1.4K 84 27
                                    

Yorumlarda ne yapacaksınız merakla bekliyorum ahahdhauqhwıaj çekirdek alıp bekliyorum sizi ajdjaıqjepwlqmem

"Çiçek, çıksana kızım dumandan."

Öksüre öksüre Dorukhan'ın arkasına ilerlemiştim. Ben ne tarafa kaçsam, duman oraya geliyordu.

"Ay ben nereye gitsem oraya geliyor bu?"

Öksürürken kamelyaya doğru ilerledim. Dorukhan mangal telini soğanlıyordu. Adım kadar emindim ki, hayatında ilk defa yapıyordu. Soğanı tutuşundan belliydi bir kere.

"Dorukhan öldüm acından. Diz da artık şunları."

Kamelyaya yerleşip tişörtünün kollarını yukarı kıvırıp mangalı yelleyen Dorukhan'ı izlemeye başladım. Dövmeleri git gide daha da hoşuma gidiyordu.

"Kolundakiler de güzelmiş Toközcüğüm."

Dorukhan, kıkırdayarak köfteleri dizmeye devam ederken masanın üstüne şöyle bir göz attım. Salatayı az önce yapmıştım . Masayı çoktan hayır etmiştim. Tavuğu da pişirmişti rabbime çok şükür. Bir tek köfteler kalmıştı.

"Dorukhan ya, baban da mı mangalcıydı senin?"

Pişen köfteleri koyması için tabağı yanına bırakıp tekrar köşeye oturmuştum.

"Tabii canım. Ben ana karnından doğdum. Dedim ki mangal yapalım." Dorukhan kıkırdarken gülmeden edemedim.

Yaptığı espriye değil, gülüşüne gülmüştüm. Gülüşü bana bulaşmıştı sanki.

"Şunlar da pişsin. Otururuz. Karnın çok acıktı mı?"

Dorukhan elinin tersi ile alnını kaşırken çantamdan kuru peçete çıkarıp şakaklarında biriken teri sildim. Hava gerçekten ateş gibiydi ve biz bu havada yükseğe çıkarak belki biraz aptallık etmiştik.

Ama derler ya, çok sıcağın peşine yağmur gelir diye. Geleceği çok belliydi. Yağmuru severdim, mangaldan sonra yağsa gıkım çıkmazdı.

"Çok acıktım, ama sorun değil. Semaveri yemekten sonra yakar biraz ortalıkta dolaşırız. Nasıl fikir?"

Dorukhan'ın saçlarını geriye doğru tarayıp yüzünü ortaya çıkarmıştım. Sıcaktan bunladığını görebiliyordum. Ben bile Pırasa'ya adım attıktan 5 dakika sonra gidip eşofman giymiştim.

Tabii manyak Dorukhan, içerisinin görünme olasılığına karşılık arabanın önünde dikilmişti. Camların filmli olması dışında tek bir sorunumuz bile yok bu arada. Neyse.

Temiz bir bardağı taze suyla doldurup Dorukhan'a uzattım. İtiraf falan etmeden suyu kafasına diklediğinde suçluluk duygusu içimi sardı. Daha serin bir havada gelebilirdik aslında.

"Ne oldu yazar hanım, niye düştü suratın? "

Dorukhan köfteleri de masaya bıraktıktan sonra beni yerime oturtmuş, ardından tam da karşıma geçmişti.

"Dorukhan ya, eziyet etmiş gibi hissediyorum sana. Daha ılık bir havada gelebilirdik. Çok sıcakladın mi?"

Bana bir süre boş boş baktıktan sonra kafasını hafifçe büktü ve cıklayarak önüme birkaç köfte ve tavuk bıraktı.

"Hava ne kadar sıcak olursa benimle o kadar çok ilgilendiniz Çiçek hanım. Ayrıca, hayatımda ilk defa biriyle baş başa mangala geldim. Normalde sıkılacağımı düşünürdüm ancak sen konuşmasan dahi çok eğleniyorum. Varlığın bana keyif veriyor. Şimdi sus, köfteni ye insanlık gör."

Çatalıma uzanıp köfteye batırdıktan sonra çatalı bana uzatmıştı. Gülümsedim, ani iltifatları nasıl böyle cuk diye oturtuyordu anlam veremiyordum ancak deli gibi hoşuma gidiyordu.

shine your star, dorukhan toközHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin