Benden devam..
Rüya Kendini çok zorlamıştı kolunu kaldırıp zinciri çekmek için. Ama cesaret edemiyordu, çünkü kolunu hafif bir oynatmasında bile canı çok yanıyordu.
Zaten hala devam eden kan akışından dolayı iyice güçten düşmeye başlamıştı. Gözlerini zor açık tutuyordu. Aslında o da kendisini salmıştı artık. Uğraşmıyordu, çünkü kurtulamayacağını beyninde kesinleştirmisti. Ufak pencereden gün ışığı kesilip de gece kendini belli edene kadar sessiz sessiz ağlamaya devam etti.
Baygın baygın bakan gözleri ise aniden odanın kapısından gelen sesle birden açılarak yönünü o tarafa çevirdi.
Diğer yandan Efdal bir anda fark ettiği bu detayla beyninden vurulmuşa dönmüştü. Anında arabayı çalıştırıp son gaz Umut'un evine sürmeye başlamıştı. Ona inanmakla en büyük aptallığı yapmıştı. Ve şu an her şey için çok geçti. Yolda giderken Erimleri aramış fakat kimse açmamıştı. O da polisi arayarak adresi vermişti.
Tabi polis ona gitmemesini falan söylemişti ama Efdal onları hiç dinlemeyip telefonu yarıda keserek kapatmıştı. Kahretsin, oraya nasıl erkenden gidebilirdi ki? Şehrin çıkışına gelmişti. Ve bir de bu trafik..
Neden gece vakti bu kadar trafik vardı ki şimdi? Kornaya basmaktan eli acımıştı artık Efdal'in. Ama hiçbir şekilde ilerleyemiyordu. Şehrin merkezinde sıkışıp kalmıştı. Daha fazla bundan kurtulamayacağını anlayan Efdal arabasını yolun ortasında bıraktı ve koşmaya başladı.
Arkasından ne olduğunu anlamayan ve öfkeyle bağıran insanları ve yığınla korna sesini umursamadan son gücüyle koşuyordu Efdal. Peki ama yetişebilecek miydi?
Ev çok uzaktaydı. Ya yorulursa? Ya gittiğinde her şey için çok geç olursa? Ne yapardı o zaman?
"Bekle Rüya, bekle güzelim geliyorum."
...
Açılan kapıdan içeriye giderkenki halinden eser kalmamış olan Umut girdi. Sırıtan yüzü Rüya'yı ürkütmeye yetmişti. Konuşarak Rüya'nın yanına yaklaşmaya başladı.
"Ah canım benim. Noldu yoksa kolundaki cam canını mı yaktı? Ne demişler, Her şeyden bir ders almalısın. Sanırım senin de burdan ders alacağın konu her şeye burnunu sokup da ağzına geleni söylememek."
Umut'un söylediği laflar artık Rüya'yı etkilemiyordu. Çünkü bunlardan etkilenecek kadar bile gücü kalmamıştı. Az önce aniden açılan gözlerini şimdi tekrar açık tutmaya zorluyordu. Cevap vermedi. Vermek için uğraşmadı. Şu an kendini sadece bilincini açık tutmaya adamıştı. Ama bu çok zordu.
Umut ise cevap vermeyeceğini anlayınca ona iyice yaklaşarak önce yatağa oturdu. Ardından Rüya'nın onu takip eden bakışları altında Rüya'nın kolundaki cam parçasını tek bir çekişte acımadan çıkarmıştı.
Umut'un yapacağı tahmin eden Rüya önce kısık çıkan sesiyle "Hayır.." demişti ama Umut camı hızla çekince o kısık ses birden yükselmiş, yerini çığlığa bırakmıştı.
Canı çok kötü yanıyordu Rüya'nın. Ama o kadar çok acımıştı ki şu ana kadar, bu onu pek etkilememişti. Ama zaten yok denecek kadar az olan gücünü daha da azaltmıştı.
Umut bu durumdan zevk alıyordu. Rüya'nın acı çekmesi umrunda değildi. Elini yavaşça, sanki her bir saniyesini kaçırmadan zevk almak istercesine, Rüya'nın yüzüne yaklaştırdı.
Rüya'nın başını çevirmek için bile gücü kalmamıştı. Neden bu kadar güçsüzdü ki sanki? O dizilerdeki karakterler kendi hırsları ve istekleri için güçlerinin son damlalarında büyük hareketler yapabiliyorken o neden yapamıyordu? Kurtulmayı her şeyden çok istiyordu halbuki. O zaman neden? Oh, doğru ya, o bir dizi karakteri değildi.( Tamam burda ben de güldüm nsnsnsns) O gerçek bir insandı ve hayal dünyasında yaşamıyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/189796579-288-k102122.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFDALYA
General Fiction"Burada kimse yok ki Rüya." Can'ın sesini duyduğumda bunu çoktan fark etmiştim. Ama daha 1 saniye önce ordaydı. "Ama daha şimdi oradaydı. Nereye gitti ki?" Omzuma değen ellerle ani bir ürkmeden sonra ellerin sahibine döndüm. "Canım bak orada kimse...