17.Bölüm-Tekrar Eden Duygular

122 34 1
                                    

Gözlerim bulunduğu konumdan ayrılmamak için ısrar ederken onu reddettim. Bu çok fazla uzamıştı. Daha fazla heyecanlanmamalıydım. Bu hiç iyi olmazdı. Yanlıştı.

Kendime gelir gibi başımı salladım. Benim hareketlenmemle Efdal de elini çekti yanağımdan. İkimiz de başlarımızı zıt yönlere çevirerek birbirimize bakmayı kesmiştik. Efdal neden başını çevirmişti bilmiyorum ama ben utandığım için yapmıştım.

"Ş-şey..."

Ayağa ağzımda bir şeyler geveleyerek kalktım. Yanaklarımın kızarmamış olmasını umuyordum.

"Artık gidelim bence."

Söylediğim cümle üzerine Efdal başını sallayarak ayağa kalktı. Ona yardım etmek istemiştim ama az önceki hissettiklerimden sonra ona dokunma düşüncesi heyecanlandırıyordu beni. Ama bu olmamalıydı. Değil mi yani? Çok saçmaydı.

Beraber sessiz bir şekilde ilerlemeye devam ettik. Mümkün olduğunca ona bakmamaya çalışıyordum. Nereye gittiğimizi bilmiyorduk. En fazla yarım saat sonra falan hava kararmaya başlayacaktı. Belliydi, bulutlar pembeleşmeye başlıyordu. Kış aylarının başlarındaydık. Onun için hava erkenden kararmaya başlamıştı.

Yerde olan başımı Efdal'in sesiyle aniden kaldırdım.

"Ah!"

Ona doğru hızla dönerek kolunu tutmak için hamlede bulundum. Ayağı yerdeki taşa takılmıştı muhtemelen.

"Efdal!"

Kolundan tuttuğumda dengesini sağladıktan sonra konuştum.

"İyi misin?"

"Evet, teşekkür ederim."

Ona gülümsediğimde yürümesine yardım etmek için koluna girdim. Az önceki olayı aklımdan çıkarmaya karar vermiştim. Sadece o anlık olan geçici bir şeydi, evet.

Biraz daha yol aldıktan sonra bu sefer benim sesim yankılandı ormanda. Aniden ayağımın kaymasıyla yere yuvarlandım. Ama düz bir zemin değil, burası kocaman bir çukurdu. Diktörtgen şeklinde büyük bir çukur.

Vücudum sızlarken Efdal'in sesiyle kapalı gözlerimi açtım ve doğrulmaya çalıştım. Sırtım, kollarım, bacaklarım.. Çok acıyordu. Batıyor ve sızlıyordu.

"Rüya! Rüya iyi misin?"

Yerden zar zor doğruldum. Kollarıma ve bacaklarıma yapışmış olan taşları elimle düşürdüm.

"İyiyim. Ya of ya. Niye böyle şeyler hep benim başıma geliyor ki?"

Sakar ben. Hayır önüne baksana dimi.

Bulunduğum çukurun içinde gözlerimi gezdirdiğimde köşede tahtadan eski bir bedelin olduğunu gördüm. Burası neydi böyle ya?

"Hayır yani, bu kadar şanssız olmak zorunda mıyım? Millet taşa takılır, ben kocaman bir çukura düşerim."

Gülme sesi geldiğinde ters ters bakarak Efdal'e döndüm.

"Çok mu komik? Öyle güleceğine yardım et de çıkıyım şuradan."

Gülmesini kesmeden gelip, bedeli sağlam kolunun olduğu tarafa aldı ve ayaklarını çukura doğru sarkıtarak oturdu. Sağlam eliyle bedeli tuttuğunda konuştu.

"Daha çok tatlıydı."

Gülerek söylediği cümle üzerine yüzümde anlamlaştıramadığım bir ifade oluşmuştu. Ona şaşkın şaşkın bakmaya başladığımda o da sanki ne dediğini daha yeni idrak etmiş gibi gülüşü durdu.

"Şey.. yani.. Hadi Rüya çık artık ordan. Ben tutuyorum bedeli."

Konuyu değiştirdiğinde bozmadım çünkü benim de istediğim buydu. Hızlanan kalbim konunun değişmesiyle yavaşlamaya başlarken bedelden çıktım yukarı. Eklemlerim acımıştı. Ama önceden olsa çok büyüteceğim acılar şu an sanırım bu yaşadıklarımdan sonra hafif geliyordu.

EFDALYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin