29.Bölüm-Yeni Amaç

52 7 4
                                    

Ben anlatıyım ya biraz da:)

Efdal Rüya'nın peşinden gitmek için tekrar harekete geçecekken yerde yatan adamlardan biri konuşunca sinirlerine hakim olamayarak geri döndü.

Normalde hiç öfkeli olmayan ve kavgadan nefret eden Efdal bugün bir yanını daha keşfetmişti. Rüya ona ne yapmıştı böyle? Onun için her şeyi yapabilecek gibi hissediyordu. Aşk gerçekten de böyle bir şey miydi? Onun canı yandığında sanki kendisi daha fazlasını hissediyordu.

"Dur bakalım nereye gidiyorsun böyle? Sen kim oluyorsun da benim kızımı elimden almaya çalışıyorsun?"

Bu sözler Efdal'in öfkesini daha da alevlendirmişti. Rüyaya karşı böyle sözler söyledikçe o adamı öldüresi geliyordu. O kim oluyordu da sevdiği kıza böyle kelimeler edebiliyordu?

Hızla adamın üzerine doğru yürümeye başladı. Adam da ona karşın geliyordu ama adamın cesareti sarhoşluğundan geliyordu. Zaten az önce hırpalandığı için iyice kötü durumdayken Efdal'in tek yumruğuyla yere yıkıldı.

"Kes sesini. Sen kim oluyorsun da benim sevdiğim kıza o şekilde konuşabiliyorsun?"

Efdal tekrar onu yumruklamaya başlarken diğer iki adam birden onun üzerine çullanınca bir iki yumruk yemişti. Patlayan dudağından kan akarken kısa sürelik bir kavganın ardından adamların üçü de sarhoşluktan mı yoksa dayaktan mıdır bilinmez sızıp kalmıştı.

Efdal soluklanırken birden aklına gelen Rüya ile kendine kızarak Rüya'nın gittiği sokağa doğru koşmaya başladı. Kahretsin onu takip etmeyi nasıl bırakabilmişti? Sadece bir kıskançlıktan dolayı onu yalnız bırakmıştı. Bunu yapmamalıydı.

Baya bi yol yürümüştü ama Rüya yoktu. Birçok kez bağırdı Rüya diye ama yanıt yoktu. Eve gitmiş olabilir miydi? Ama ne çabuk? Ne ara bu kadar çabuk uzaklasabilmişti burdan? İçinde kötü bir his vardı ama o bunun doğru olduğuna inanmak istemiyordu.

Geri dönüp arabasına bindi ve Rüya'nın gidebileceği yolları gezerek eve gitti. Belki onunla yolda karşılaşırım diye düşünmüştü ama yoktu. Sanırım bir taksiyle falan gitmiştir diye düşündü.

Rüya'nın evinin önüne geldikten sonra bir süre evi seyretti. İçeride Rüya'nın da olduğunu umarak arabanın koltuğunu geri yaslattı. Ve geriye doğru uzandı. Arabanın üst camını da açtığında yıldızları seyrederek düşüncelerine daldı. Gerçekten sevmek ne kadar da güzel bir histi böyle. Ama tabi onu doyasıya yaşamak kadar iyisi yoktu. Peki onların suçu neydi ki koşullar onları bu duruma düşürmüştü? Acaba doğru olanı mı yapmıştı? Rüyaya bu şekilde acı vermek hiç iyi değildi. Ama kardeşinin onu sevdiğini bile bile onun gözü önünde aşkını da yaşayamazdı ki.

Rüya'nın ona onu bir daha görmek istemediğini söylediği sözler beyninde yankılanırken gözleri doldu. Bu kadar güçsüz olduğunu tahmin etmezdi. Evet duygusal bir erkek olduğunu biliyordu ama bir sebepten dolayı hemen ağlayabileceğini hiç düşünemezdi.

Oysa şimdi Rüya'yı üzdüğü anlar, onun gözlerindeki yaşlar ve gözündeki kendisine karşı olan nefret kıvılcımını düşünmek canını yakıyordu. Gözleri doluyordu hemen.

Yıldızları düşüncelerine dalmış bir sekilde izlerken daha fazla dayanamamış uykusuna yenik düşmüştü. Yaşadıkları Rüya'yı yorduğu kadar onu da çok yormuştu.

•••

Ceyda ise evdeki gençlerin başını sürekli soru sorarak şişiriyordu. Rüya için o da çok heyecanlıydı ve şu anda ne yaptıkların acayip şekilde merak ediyordu.

"Ya Rüya ne kadar mutludur demi şimdi?"

Bu belki de bu soruyu 10. Soruşuydu. Erim ve Can onun bu neşeli haliyle gülüyorlardı ama evde bir kişi daha vardı ve gulmeyi bırakın gülümsemiyordu bile. Tabiki de bu kişi Buraktı. İçinde içini kemiren bir şeyler vardı sanki. Kötü bir his dolanıyordu ve bunun Efdalden kaynaklı olmadığını düşünüyor gibiydi.

EFDALYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin