Rüyadan devam edelimm
Dolmuş ve artık akmayı reddeden gözlerimi bir cevap vermesi için diktim Umut'un yüzüne. Önce kısa bir gülüş sergiledi. Ama duygusunu çözememiştim. Ardından şunları söyledi.
"Şunu asla unutma Rüyacık. Eğer şahı mat yapmak istiyorsan, piyonları feda edebilmeyi bileceksin."
Söylediği sözlerin ağırlığıyla baş etmeye çalışırken depodan çıkıp gitti.
Onun gitmesiyle depodakilerin üzerinde gezdirdim gözlerimi. Olanların şokuyla sessiz sessiz bizi izleyen arkadaşlarıma baktım. Utanıyordum, babamdan ve diğer her şeyden. Ya da bilmiyorum, onlardan gözlerimi kaçırmamın sebebi utanmam değil, bunca zamandır suçsuz olduğumu düşünürken suçlu bir tarafımın olduğunu öğrenmekti. Ama zaten bu da utanmaktı, değil mi? Neyse, şu an hiç kafam çalışmıyor.
Herneyse. Daha önemli meseleler vardı. Şimdi ne olacaktı?
Her şey bitmiş miydi? Tüm o şeyler. Peki ben tüm bu olanlardan sonra eski hayatına dönebilecek miydim?
Hem babam ölmüştü. Gerçi onun bu kadar kötü biri olduğunu öğrendikten sonra ona babam gözüyle bakabileceğimi sanmıyordum. Ama işte ne olursa olsun sızlıyordu kalbim, babamdı sonuçta.
Efdal'in kollarındayken kalktım ayağa.
"Lütfen, artık gidelim mi burdan? Boğulduğumu hissediyorum."
Ceyda gelip bana kollarını sardığında Efdal ayrıldı benden. Arkadaşlarım etrafımı sardığında Efdal benden uzaklaşmıştı. Bir an bi boşluk, soğukluk hissettim. Sonra yok oldu zaten.
Depodan çıkınca açık hava biraz daha iyi gelmişti. Efdal'in telefonda biriyle konuştuğunu duyduğumda arkamı döndüm. Deponun kapısı kapanırken son kez baktım yerde cansız yatan babama.
İçim titrerken Ceyda'nın beni yönlendirmesiyle döndüm önüme. Beraber bindik arabaya.
Her şeyin bitmiş olduğuna hala inanamıyordum. Bitecek gibi değildi ki bu. Hem bu şekilde bitmesi ayrı yakıyordu canımı. Gerçekten, bu şekilde bitmesi şart mıydı? Belki de asıl suçlu ben olsaydım, şu ana kadar yaşadıklarım için canım yanmayacaktı. Boştan yere kesilen ve yakılan vücudum için. Gördüğüm psikolojik şiddet için.
Ama sevinmeliydim değil mi? Öyle ya da böyle bitmişti.
Efdal yanımıza geldiğinde arabaya binmeyince camı indirerek sordum ona.
"Sen gelmiyor musun?"
"Ben birilerinin gelmesini bekleyeceğim. Kardeşimin yaptığı işi temizlemek de bana düşer Rüya. Hoşuma gitmese de yapabileceğim bir şey yok. Onu ihbar etmem bir işe yaramaz, zaten polis arıyor. Onu yakalayabileceklerini sanmıyorum."
Bana yaptığı açıklama sonucu başımı salladım. Onu anlıyordum.
"Peki, tamam ama sen ne zaman geleceksin?"
"Cenaze için de her şeyi ayarladığımda döneceğim."
Doğru ya, babam ölmüştü. Ve şimdi cenaze olması gerekiyordu.
Ben düşüncelerime dalmış giderken Ceyda'nın camı kapatmasıyla gözümden bir damla yaş düştü.
Gerçekten, ben bunları hak ediyor muydum?
•••
Toplanın dostlar ben anlatıyomm
Gecenin bir yarısı Rüya'nın çığlığı ile uyanan arkadaşları onun odasına toplanmışlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFDALYA
General Fiction"Burada kimse yok ki Rüya." Can'ın sesini duyduğumda bunu çoktan fark etmiştim. Ama daha 1 saniye önce ordaydı. "Ama daha şimdi oradaydı. Nereye gitti ki?" Omzuma değen ellerle ani bir ürkmeden sonra ellerin sahibine döndüm. "Canım bak orada kimse...