4.Bölüm-Acı

193 41 2
                                    

Vücudumda sanki her dakika kendini belli etmek istercesine sızlayan ağrılarımla gözlerimi açtım. Yattığım yerin yumuşak bir yer olduğunu hissettigimde bir yatak odasında olduğumu ve yatakta yattığımı gördüm.

Ama ben buraya nasıl gelmiştim ki? En son hatırladığım su beni tamamen içine almıştı. Nefes alamıyordum. Hareket edip çırpınamıyordum bile. Çok berbattı. Nefes alamamak. O his gerçekten çok kötüydü. Elllerim ve kollarım bağlıyken üstelik. Can çekişirken bile çırpınamadım. Bağırmak istedim bağıramadım. Boğulmak gerçekten çok iğrenç bir histi. Şu an olanları hatırladığımda bile boğuluyor gibi hissetmiştim.

Gözlerimin kararmaya başladığını hatırlıyorum. Sonrası yoktu.

Herneyse. Zaten şu an önemli olan burda, hayatta ve nefes alıyor olmam. Ama nerdeyim ki ben? Beni neden çözüp buraya bir odaya koydu ki şimdi bu manyak? Şimdi de iyi falan mı davranacaktı? Burdan hemen kurtulmam lâzımdı. İşler nasıl buraya kadar geldi hiç anlamıyorum. Bu manyak benden ne istiyor? Ben ona ne yaptım, hiç bilmiyorum. Aslında bişey vardı aklımda olan.

Önceden çocukken yetimhanede ona kötü bir şaka yapmıştım. O da bana bağırıp çağırıp üzerine saldırmıştı. Ama her şey çok silik. Bölük pörçük hatırladığım kadarıyla onu böyle saldırgan olduğu için başka yetimhaneye almışlardı. Bu ilk vukuatı değil miymiş ne. Aramızda olan tek olayın bu olduğunu biliyorum. Başka hiçbir konuşmadır falan filan geçmemişti. Ama sadece yaptığım bir şaka yüzünden bana bu şekilde davranıyor olabilir miydi cidden?

Ah hayır saçmalıyorum. Sadece bir şaka mıydı beni ölümün kıyısına kadar getiren? Yok ya. Bu imkansız, kesin başka bir şey vardı benim hatırlamadığım.

Düşüncelerime ara vererek kalktım yataktan. Hemen kapıya doğru ilerledim fakat kapıya hızlı hızlı ilerlerken aniden ayak bileğini geri çeken şeyle olduğum gibi yere yapıştım. Dizlerim ve ellerim çok acımıştı. Of bu da neyin nesiydi böyle?

Yerden doğrulup gözlerimi ayak bileğime çevirdiğimde bir zincirle duvara bağlı olduğumu gördüm. Cidden mi ya? Şimdi de hayvan bağlar gibi beni buraya zincirlemiş miydi?

Ben neler yaşıyorum böyle ya? Bu kadar şey yaşamak için nasıl bir günah işledim gerçekten merak ediyorum.

Ayağa kalkıp neden zincir bu zamana kadar farketmediğimde baktım. Zincir hafifti ve zaten bağlanmaktan uyuşmuş olan ayak bileklerim de bana bu yüzden onu belli etmedi heralde.

Kapıya yetişemiyordum. Umutsuzlukla arkamı döndüğümde pencereyi gördüm. Yüzüme yerleşen gülümsemeyle oraya doğru ilerledim. Fakat perdeyi açmamla bu gülümsemem de yok olmuştu. Cam demirliydi.

Yatağa dönüp oturduğumda artık tutamadığım gözyaşlarım akmaya başladı. Bu kadar acı çekmek için ne yapmıştım ki ben? Hem arkadaşlarım.. onlar ne yapıyordu kim bilir? Ben ne kadar zamandır burdaydım, beni çok merak etmişlerdir eminim. Ama onlar beni nasıl bulacaktı ki? Of.

Arkamı dönük olduğum kapı açıldığında gözyaşlarımı sildim hemen. O pisliğin beni bu halde güçsüz görmesini istemiyordum. Gözlerimi siler silmez bi hışımla ayağa fırladım.

"Seni adi pislik. Çıkar beni burdan."

Koşarak üzerine atıldığında zincir beni engelliyordu. Yüzündeki pis gülmesiyle bana bakmaya devam ederken ben susamıyordum.

"Bu zincirce mi güveniyorsun ha? O kadar mı erkeksin? Kendini bir kadından zincirle mi koruyorsun? Yiyosa yetişebildiğim bir yere gel."

Tabi ben böyle aptal cesaretiyle ona sayıp geçiriyordum ama onun benim yanıma geleceğini nerden bilebilirdim ki?

EFDALYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin