Salonda oturan Umut, odada uyuyan Rüya ve mutfakta kendini sakinleştirmeye çalışan Efdal..
Hepsinin derdi kendisine göre farklıydı.
Umut abisiyle olan konuşmasından sonra iyice sinirlenmişti. Ve içkisinin gelmesini dört gözle bekliyordu. Ama niye bu kadar geç kalmıştı ki bu adam?
Kapının hızla açılmasıyla ayağa fırlayan Umut ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.
Eve polis ekibiyle beraber dalan komser ise salondaki Umut'u görmüş, diğer polisleri evi aramaya gönderirken Umut'un yanına gitmişti.
"Ellerini yukarı kaldır bakalım Umut Akkaya. Yoksa ben de senin gibi seni vurmaktan asla çekinmem."
Umut hala polisin evini nasıl bulduğunu sorgularken komserin sözleriyle dikkati başka bir yere kaymıştı. Ellerini havaya kaldırırken yüzü tanıdık gelen bu adamı çıkartmaya çalışıyordu.
Komser Umut'un hatırlamadığını farkettiğinde gülümseyerek sordu.
"Ne o, beni hatırlamadın mı yoksa?"
Umut sinir bozucu gülüşlerinden birini takınarak konuştu.
"Yok ya hatırlayamadım. Gereksiz olan kişileri beynim pek hatırlamaz da. Aslında daha çok sizin burayı nasıl bulduğunuz beni ilgilendiriyor."
Komser Umut'un kendisine öyle büyük bir zarar verdikten sonra bunu hatırlamamasına çok sinirlenmiş, bi o kadar da bozulmuştu. Ama kişisel sebeplerinden dolayı mal gibi operasyonu mahvetmeyecekti. Bunu yapmayacak kadar tecrübeliydi. Öncelik Rüya'ydı. Onu bulmaları lazımdı.
"Beni boş şeylerle oylayamazsın Umut efendi. Rüya nerde, onu söyle."
Umut gerçekten çok şaşırmıştı. İyi de onlar Rüya'nın cenazesini bile yapmışlardı, ne demek Rüya nerede? Nasıl anlamış olabilirler ki? Doktor öttü dese, bunu asla yapamazdı. Ailesi vardı sonuçta ucunda. O zaman nasıl?
Komser genç adamın gözlerinden akan merağı ve şaşkınlığı gördüğünde anlamıştı. Umut bunun nasıl olabileceğini düşünüyordu. Kendi hatasını bilmiyordu. Bu sefer komser güldü sinir bozucu bir şekilde.
"Her insan hata yapar evlat."
•••
8 gün önce, Adli tıpta;
Erim ve Burak da daha fazla ayakta duramayınca duvarın dibine çökmüşlerdi.
"Özür dilerim Rüyam. Affet bizi. Hayallerini çaldığımız için, gülüşünü sondürdüğümüz için, gözlerindeki hayat ışığını yok ettiğimiz için..."
Sözler yetmiyordu içlerindeki acıyı anlatmaya. Ne kadar inanmak istemeseler de onlara veda etmişti onların güzeller güzeli Rüyası. Bugün bu koridor 4 gencin yıkılışına daha şahit olmuştu.
Hepsi yüzlerini saklamış, acılarını kendi içlerinde yaşıyordu. Yine konuşan ve bu sessizliği bozan Ceyda olmuştu.
"Ben de görmek istiyorum."
Hepsi birden başlarını kaldırmışlardı. Cesetin görüntüsü tekrar akıllarına geldiğinde bunu tabiki de keskin bir dille reddettiler. Onlar belki dayanmışlardı ama Ceyda bunu asla yapamazdı.
"Hayır Ceyda. Asla ısrar etme. Bunu görmeye dayanamazsın."
Can keskin bir dille uyardığında Erim ona destek çıkmıştı.
"Evet Ceyda. Asla olmaz. Ben dayanamadım, sen nasıl dayanacaksın?"
Erim ve Can reddederken Burak'ın aklında başka tilkiler dönüyordu. Belki Ceyda'nın cesedi görmesi onu çok kötü etkileyecekti ama o cesedi tekrar görmeliydi. Ve bunu dikkat çekmeden yapmalıydı. Ceyda'nın o cesedi görmek istemesi bunun için en doğru yoldu.
![](https://img.wattpad.com/cover/189796579-288-k102122.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFDALYA
General Fiction"Burada kimse yok ki Rüya." Can'ın sesini duyduğumda bunu çoktan fark etmiştim. Ama daha 1 saniye önce ordaydı. "Ama daha şimdi oradaydı. Nereye gitti ki?" Omzuma değen ellerle ani bir ürkmeden sonra ellerin sahibine döndüm. "Canım bak orada kimse...