12.Bölüm-Hata

107 37 0
                                    

"Ama biraz fazla drama dolu ya. Şimdi sen hemen ağlarsın. Ve ben de bunu zevkle izlerim."

Umut'un söylediği sözler hiç hoşuma gitmemişti. Bu işin altında çok kötü bir şeyler olduğunu sezebiliyordum. Sorar bakışlarımı Efdal'e çevirdim. O da Umut'a aynı şekilde bakıyordu. Bana haberim yok bakışları atarken Umut gelince yataktan kalktı. Umut Efdal'in kalktığı yere bilgisayarı koydu. Bilgisayardan bir şeyler açarken şüphe ve korku içeren sesimle konuştum.

"Neyden bahsediyorsun sen? Ne filmi?"

Bana cevap vermeden bilgisayarın ekranını bana doğru çevirdi.

Bir mezarlıktı burası. Bi 15-20 tane insan toplanmıştı ileride. Hâlâ bişey anlayamamıştım. Bunu neden izletiyordu ki bana?

"Bu ne şimdi?"

"Sabret Rüyacık. Anlayacaksın."

Bakışlarımı tekrar ekrana çevirdim. Herkesin sırtı ekrana dönüktü. Hiçbirinin yüzünü göremiyordum. Tabuttan kefenlenmiş ölüyü çıkardıklarında kendimi kötü hissetmiştim. Ordaki kızlardan biri de fenalaşarak yere yığıldığında 3 erkek ona koştu. Ama.. Ama bu.. Erim, Can ve Burak.
Onların ne işi vardı burda? Fenalaşanın Ceyda olduğunu gördüğümde onları uzun zamandır görmediğim için içimde yanıp tutuşan özlem gözlerimden gözyaşı olarak dışarıya taşmıştı. Onların ne işi vardı cenazede?

Birine bir şey mi olmuştu? Ama hepsi ordaydı. Öyleyse kim ölmüştü? Elimi ekrana, onların olduğu kısıma, sanki onlara dokunuyormuşum gibi gezdirdim. Ne kadar da çok özlemiştim..

Bir dakika.. O da ne? Şaşkınlığım özlemimi alt üst ederken korku ve endişeyle Umut ve Efdal'e döndüm.

Ama Burak'ın yakasındaki resim benim resmimdi. Bu neydi şimdi?

"Neler oluyor burda? Neden benim resmim takılı üzerlerinde?"

Korkulu ve endişeli, bir o kadar da meraklı çıkan sesim Umut'u güldürmüştü. Ceyda'nın sesiyle ekrana döndüm.

"Rüya, canım Rüyam. Almayın onu bizden ne olur. Geri verin lütfen, koymayın oraya. O bizsiz yapamaz ki. Hem biz onsuz ne yapacağız?"

Ceyda'nın acı haykırışları kulağıma ulaştığında beynimde yankı yaparak dolaşmaya başladı. Ne yani şimdi, onlar benim öldüğümü mü sanıyorlar? Can'ın sesi geldiğinde dikkatim yeniden ekrana yöneldi.

"Ceyda, lütfen sakin ol. Artık çok geç. Rüya aramızdan ayrıldı. Kabul etmeliyiz. Son görevimizi bari doğru düzgün yerine getirelim."

Ağlamama hıçkırıklarım da eklenmişti. Ceyda ayağa kalktığında Can ona kollarını sarmıştı. Hepsi ağlıyordu. Dikkat edince geri kalanların da liseden arkadaşlarım olduğunu gördüm. Zaten pek fazla tanıdığımız yoktu.

Mezara toprak atmaya başladıklarında ağlamam şiddetlendi. Benim öldüğümü sanıyorlardı ve aramayı da bırakacaklardı. Ayrıca şu an çok acı çekiyor olmalılardı. Elimi onların üzerinde gezdirirken sanki duyabileceklermiş gibi konuştum.

"Hayır, ben ölmedim. Hayır, lütfen. (hıçkırık) Yapmayın bunu bana. Nolur. Ordaki ben değilim."

Güçsüz çıkan sesim beni daha da dirençsizleştiriyordu. Toprak atma sırası arkadaşlarıma geldiğinde Burak önce davranmıştı.

"Sen rahat ol güzel Rüyam. İntikamını alacağız."

Söylediği sözler, bana verdikleri değer, bir yandan onları ne kadar çok sevdiğimi bana hatırlatsa da diğer yandan acı çektiklerini bilmek, acı çekmeme sebebiyet veriyordu.

EFDALYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin