11.Bölüm-Yıkılan Hayatlar

119 38 0
                                    

Benden devam..

Erim yutkunarak öne doğru bir adım attığında tüm gözleri üzerine çekmişti.

"Görmek istiyorum."

Konuşurken zorlandığı belli oluyordu. Daha fazla tutamadığı gözyaşlarından bir iki tanesi kaçmayı başarmıştı. Komser bunun hiç iyi sonuçlanmayacağını bildiğinden reddetti.

"Bak Erim, bu durum sizi aşar. Bu şekilde görmek sizi çok kötü etkiler. Alışık değilsiniz."

Bu sefer Burak ve Can öne atıldı. Hepsinde tereddüt vardı ama ne kadar inanmak istemeseler de sonuçta ordaki kişi biricik kardeşleri olabilirdi. Ona inanmadıkları için zaten kendilerini suçlu hissediyorlardı. Belki de ceseti görmek istemeleri yaptıkları hatanın sonucunu görerek kendilerine daha fazla kızıp, cezalandırmak istemeleriydi.

"Evet komser, görmek istiyoruz."

"Göster bize onu."

Önce Burak sonra Can da konuşunca komser, gözleri gözyaşlarını tutmaktan kızarmaya başlamış üç gencin üzerinde gezdirdi gözlerini.

Başka şansı yoktu, bunu o da biliyordu. Ne derse desin ikna olmayacaklardı. Ama pişman olacakları kesindi.

"Peki. Ama uyarıyorum, kendinizi hazırlayın. Gelin buraya."

Çekingen adımlara komsere ilerlemeye başladılar. Yanına gelince hepsi durdu. Birbirlerine bakarak cesaret toplamaya çalışıyorlardı. Bunu ilk yapan Burak olmuştu. Tabiki mantıklı olarak içlerinde en az duygusal olan oydu ve kendini daha rahat kontrol edebiliyordu.

Uçurumun dibine gelerek komserin gösterdiği yere baktı. Gördüğü şey bir yandan midesini alt üst ederken diğer yandan beyninde Rüya olup olmadığını tartışıyordu. Hayatında daha önce böyle bir şey görmemişti. Bu nasıl bir şeydi böyle? Sanki bedenin içi dışına çıkmış gibiydi.

Bu düşüncelerle midesinin iyice bozulduğunu farkeden Burak gözyaşları yavaş yavaş akmaya başlarken geri çekildi. Arkadaşlarının yüzüne bakmadan geride kalan ağaçlardan birinin yanına gidip kendini sakinleştirmeye çalıştı. Sırtını arkadaşlarına dönmüştü, zaten yeterince suçluluk duygusu içerisindeydi, bir de onların yüzüne nasıl bakacaktı? Evet, belki tek suç onun değildi ama bu onun da suçlu olduğu gerçeğini değiştirmiyordu.

Burak öylece çekip gidince cesareti azalan Can ve Erim'den ilk hamle Can'dan gelmişti.

O da aynı şeyleri hissetmiş fakat Burak kadar uzun bakamamıştı. Dayanamayıp geri çekildi. Şimdi daha iyi anlıyordu Burak'ın geri çekilip uzaklaşmasını.

Gidip bakmak belki de en çok Erimi zorluyordu. İçlerinde en çok konuşan, tezcanlı ve neşeli olan oydu belki ama buna nazaran en duygusal olanı da oydu. Tabi erkekler içerisinde. Ama görmek istiyordu. Görmeliydi.

Yavaş ve ürkek adımlarla uçurumun başına geldi. Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldıktan sonra uçurumun aşağısına çevirdi bakışlarını. Ceset onun direk yutkunmasına sebep olmuştu. Kendini sıkıyordu, ellerini yumruk yapmıştı. Burak ve Can gibi gözyaşlarını tutamamıştı ama o. Pıtır pıtır dökülmeye başlamıştı. Ordaki iğrenç bedenin onların Rüyası olabilme düşüncesi korkunçtu. Midesi içini boşaltmak için çabalıyordu, Erim ise onu engellemeye.

Ama dayanamadı daha fazla. Koşarak arkadaki ağaçlardan birinin dibine kusmaya başladı. Onu gören arkadaşları daha da kötü hissetmeye başlamışlardı.

Gerçekten orda yatan onların güzel Rüyası olabilir miydiki?

•••

Rüyadan devam edelim..

EFDALYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin