Umut sırıtarak duvarı izlemeye devam ediyordu. Aklına abisinin şu an ne kadar acı dolu halde olduğu geldikçe gülmesine engel olamıyordu.
"Umut Akkaya, ziyaretçin var."
Geldiğinden beri sinir olduğu hemşirenin sesiyle kaldırdı başını ve ona çevirdi.
Umursamaz bir tavırla,
"Kimmiş o?"
dedi. Hemşire konuşmak için ağzını açmıştı ama beklenmeyen ziyaretçinin arkasından çıkıp konuşmasıyla buna gerek kalmamıştı.
"Ben geldim, kardeşim demeye utandığım iğrenç canavar."
Umut karşısında Efdal'i görmesiyle önce şaşırdı ama ardından keyfini hiç bozmadan sırıtmaya devam etti ve ayağa kalkarak odanın penceresine yanaştı.
Tehlikeli olan hastaların listesinde olduğu için onu odadan çıkartmıyorlardı. Kapının büyük ve geniş penceresi görüşmeler için tasarlanmış ve şu an ordan konuşuyorlardı.
"Hoşgeldin benim canım abim. Keyifler nasıl bakalım? Beni soruyorsan çok iyi. Burda hava mükemmel."
Umut abisinin kızarmış ve şişmiş gözlerini, ne kadar güçlü durmaya çalışsa da bitkin ifadesini görmüştü. Bu onu daha da mutlu etmişti.
"Buraya seni sormaya değil, bilgilendirmeye geldim. Sırf bazı şeylerden haberin olsun diye."
Efdal Umut'u sinir etmek için kendini zorladı ve zar zor ufak bir gülümseme belirdi dudağında. Geleceği hayal ettiğinde bu gülümsemeye zaten engel olamıyordu.
"Neymiş bakalım o bilgiler abicim? Yoksa bana biricik Rüya'nın öl-"
Efdal Umut'un ağzından çıkacak olan kelimeyle kendine hakim olamadan cama, onun suratına doğru bir yumruk atarak bağırdı.
"Kes sesini. O pis ağzına Rüya'nın adını alma bir daha. Sen o günleri daha çok beklersin, asla göremeyeceksin. Buraya sana şunu söylemeye geldim. Hani çok seviniyorsun ya şimdi, guya benden intikam aldın. Çok yanılıyorsun. Emin ol senin bu darbenle pes edip yıkılmayacağım ben. Rüya'ya da bir şey olmasına asla ama asla izin vermeyeceğim. Sonra bir gün gelecek ve biz çok mutlu olacağız. Her şeyi atlatmış, huzur tekrar hayatlarımıza girmiş bir şekilde geri döneceğiz. Tekrar hep beraber olacağız."
Biraz bekleyip Umut'un yüzüne nefretle baktıktan sonra işaret parmağını cama, Umut'un yüzüne doğru dokundurdu.
"Ve sen, burada aciz ve yalnız bir şekilde ölüp gideceksin. Merak etme, tekrar hayattaki huzurumuza kavuştuğumuzda buraya seni Rüya ile bizzat ziyarete geleceğiz. İşte o zaman göreceksin, sen asla kazanmadın. Sadece ufak bir darbe vurdun, o kadar. Biz ise o yıkılan tuğlalarımızı beraber tekrar yerine koyup senin karşına geleceğiz. Suratlarımızda peyda olacak olan gülümseme senin yenilginin imzası olacak. Bu imzayı ben bizzat atacağım."
Umut duyduğu güçlü sözler karşısında sarsılmıştı. O abisinin acı çekip, hiçbir şey düşünemediğini sanırken abisi güçlü bir şekilde karşısındaydı. Hayır, aslında bu gördüğü Umut'un abisi Efdal olamazdı. O Efdal böyle derin düşünmezdi, böyle güçlü değildi. Çok duygusaldı.
Aslında böyle düşünmekte haklıydı Umut. Çünkü bu Efdal gerçekten de o Efdal değildi. Bu Efdal Rüya'yı seven ve aşkından güç alan Efdal'di.
Umut yüzündeki bozulmuş olan morali gizlemeye çalışırken konuştu.
"Gerçekten merak ediyorum, bunu yapabilecek misin abi? Yoksa bu boş sözler burada uçuşup kayıp mı olacak?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFDALYA
Ficção Geral"Burada kimse yok ki Rüya." Can'ın sesini duyduğumda bunu çoktan fark etmiştim. Ama daha 1 saniye önce ordaydı. "Ama daha şimdi oradaydı. Nereye gitti ki?" Omzuma değen ellerle ani bir ürkmeden sonra ellerin sahibine döndüm. "Canım bak orada kimse...