Rüya'dan..
"Ne? Ne dedin sen?"
Duyduklarımın şaşkınlığı tek kelimeyle gözlerimden okunuyor olmalıydı. Umut saçmalıyordu. Kesinlikle kendinde değildi.
"Duydun işte. Fazla vaktin yok Rüyacık. Sadece 5 dakika. Seçimini yap. Yoksa yapabileceğin bir seçim kalmayacak ortada."
Blöf yapıyordu. Evet kesinlikle böyle olmalıydı. Kendi abisine zarar veremezdi. Yapmazdı değil mi?
Gözlerim Efdal'in bağırmasıyla ona döndü.
"Rüya sakın. Bak sakın böyle bir şey yapıyım deme."
İki tane polis gelip silahını Umut'a doğrulttu.
"Bırak o silahı. Kendine gel."
"Hadi ya. Bıraktırsanıza."
Umut polislerin dikine dikine konuşurken benim aklım Efdal'in sözlerindeydi. Gözlerim dolmuştu. Efdal bana hayatımı geri veren kişiydi. Ayrıca bunca zamandır yanımda olmuş, bana destek olmuştu. Benim için özel bir yeri vardı. Benim yüzümden ona bir şey olmamalıydı.
Ne diyorum ben ya? Tabiki olmayacak. Umut blöf yapıyor. Blöf yapıyor değil mi?
"Ne diyorsun sen Umut? Abin o senin. Öz abin."
"Bu benim için bir şey ifade etmiyor Rüyacık. Ona zaten hayatını veren benim, şimdi geri alsam ne olur ki? Bu arada son 4."
Umutun gözlerindeki intikam hırsını görebiliyordum. Ayrıca o bir akıl hastasıydı. Ne yapacağı hiç belli olmazdı.
Ya ben? Ben ne yapacağım? Kendi hayatım için Efdal'i feda edebilir miyim ki?
Hayır, bunu yapabileceğimi hiç sanmıyorum. Ama tekrar Umut'un eline düşmek..
"Umut lütfen, lütfen bırak Efdal'i. Onun ne suçu var? Abin o senin."
"Son 3."
Beni dinlemeden dakika saydığında umudum tükeniyordu.
"Efdal.. ben çok üzgünüm."
"Üzülme Rüya. Git ve eski hayatına dön."
Gözlerimden yaşlar akarken tekrar Umut'a konuştum.
"Blöf yapıyorsun Umut. Abine zarar veremezsin."
Son kez şansımı denemek istediğimde Umut sinirli bir kahkaha atarak silahı Efdal'in başından çekti. Tam mutlu olacaktım ki silahı birden Efdal'in bacağına ateşledi. Attığım çığlık Efdal'in bağırmasına karışmıştı.
Umut gerçekten bir deliydi.
"Ne yaptın sen?"
"Son 2. Ve Rüyacık, gelmediğin her dakika sevgili abicim bir kurşun daha yer."
Umut'un şakası yoktu. Silahı tekrar Efdal'in alnına dayadı. Korkuyordum. Hem de çok fazla. Belki güçlü duruyor olabilirdim ama o kadar zayıftım ki.
Polislerin de eli kolu bağlı bekliyorlardı. Onlar da ne yapacaklarını bilemiyordu. Gözlerimi onların üzerinde gezdirdim. Polisler gençti, sanırım henüz görevlerinin 1 ya da 2. senesindelerdi. Yani öyle olmalıydı. Çünkü acemilik bulgularını ve korkularını görebiliyordum.
Efdal'in hayatını riske atamazdım. Bunu asla yapamazdım.
Oraya doğru bir adım attığımda kolumdan tutularak geri çekildim.
"Nereye gidiyorsun Rüya? Saçmalama. Bir yere göndermeyiz seni."
Erim'in konuşması ve diğerlerinin kararlı bakışları karşısında yutkundum. Onlardan tekrar ayrı kalacağımı bilmek bana acı veriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFDALYA
General Fiction"Burada kimse yok ki Rüya." Can'ın sesini duyduğumda bunu çoktan fark etmiştim. Ama daha 1 saniye önce ordaydı. "Ama daha şimdi oradaydı. Nereye gitti ki?" Omzuma değen ellerle ani bir ürkmeden sonra ellerin sahibine döndüm. "Canım bak orada kimse...