Okumaya başladığınız tarihi buraya yazabilirsiniz🥰
Şimdi, keyifli okumalarr💕
▪︎▪︎▪︎▪︎
Soğuk bir geceydi. Kar yağmıyordu ama kış kendini tüm benliğiyle gösteriyordu.
Karanlık sokaklarda tek başıma yürüyordum. Saat gecenin bilmem kaçıydı. Kimse yoktu ortalıkta. Evimin bulunduğu apartmana doğru ilerlerken yine içime doğan takip edilmişlik hissiyle durdum. Sinirle arkamı döndüğümde sokağın köşesindeki apartmanın kenarından bana baktığını gördüm. Yüzünün yarısı gözüküyordu.
Kendi kendime herkesin bana 1 aydır tekrarladığı cümleyi düşündüm.
Orda kimse yok.
Bu sadece kendi kendime uydurduğum bir aksiyon. Peşimde kimse yok.
Evet, buna inanabilirdim. Orda kimse yoktu.
Derin bir nefes alarak geri önüme döndüm. Onun olmadığını kabul etmeyi istiyordum. Gerçek olduğunu biliyordum ama ne zaman onu gördüğümde birine göstersem ortadan kayboluyordu. Herkes artık akli sorunlarım olduğunu düşünmeye başlamıştı. Belki de haklılardı. Orda kimse yoktu.
Bu sefer buna inanarak kabul etmek istiyordum.
Apartmanın kapısına geldiğimde onun olduğu tarafa baktım. Yoktu. Eve geldiğimde bana kapıyı açan arkadaşım Ceyda' ya ufak bir selam verip hemen camın önüne geçtim.
Perdeyi hafif açarak baktığımda onu tam karşımda gördüm. Kafasına örttüğü şapkası yüzünün yarısını her zamanki gibi göstermiyordu.
O gerçek değil dedim kendi kendime. Gözlerimi kapatıp başımı iki yana sallayarak geri açtığımda hala ordaydı. O sırada kaldırımda birinin geldiğini gördüm. Bir dakika. Bu ..
Bu mükemmel bir fırsattı. Eğer o varsa o adam yönünü değiştirmeliydi. Eğer yoksa yoluna devam ederdi. Merakla ne olacağını beklerken adam telefonunun çalmasıyla durdu. O bu sırada gözünü hiç benden ayırmıyordu.
Hadi dedim içimden. Devam et yoluna. Adam dikkatini telefona vermiş bir şekilde ilerliyordu. Onun yanına geldiğinde onu farketmedi bile.
Bu yüzden çarpıştılar. Bir dakika. Çarpıştılar mı? Evet işte biliyordum. Ben deli değilim. O gerçek. O gerçekten orda. Deli olmadığım için yüzüme dolan gülmeye oraya baktığımda onun sendeledikten sonra doğruluğunu gördüm. Bana el salladığını gördüğümde nefesim kesildi. Ne yani bunca zamandır beni görüyor muydu?
Ama perde çok az bir aralıktaydı. O bana el sallamaya devam ederken girdigim şoktan çıktım ve perdeyi gittiğini görmemesi için fazla hareket ettirmeden bırakarak mutfaktaki Ceyda'nın yanına koştum.
"Ceyda! Ceyda çabuk gel. Gördüm onu. Orda Ceyda. Adamın biri ona çarptı. Gerçek o Ceyda. Hayal ürünü değil. Gel Ceyda. Çabuk. Gitmesin."
Mutfağa giderken konuşmaya başlamıştım. Hiç susmadan direk salata yapan Ceyda'yı kolun çekiştirerek camın önüne getirdim. Tabi o da bu sırada söylenmeyi unutmuyordu.
"Rüya artık bitti sanıyordum. Konuşmuştuk bunu. Yok öyle biri. Of, tamam. Geliyorum işte çekiştirme."
Camın önüne geldiğimizde beklemeden perdeyi açtım. Ceyda'nın onu gördüğü anki sürat ifadesi için gözlerimi onun yüzünden ayırmıyordum. Dudaklarımda artık deli olmadığını kanıtlayacağım için beliren sırıtma belki de 1 aydır içimden gelen tek gülümsemeydi.
Fakat Ceyda bana boş ve bıkmış gözlerle döndüğünde bu gözleri tanımıştım. Bu gözler bana aynı diğer seferlerindeki gibi bakıyordu.
Kafamı cama çevirdiğinde orda olmadığını gördüm. Gitmişti! İnanamıyorum. Nasıl yapabiliyor bunu? Ben bakarken orda ama birini çağırdığımda hemen kayboluyor.
"Ceyda sana yemin ederim ordaydı. Biriyle çarpıştı. Onu sadece ben görmüyorum. Gerçekten var o."
Bitkinlikle fısıldadığımda Ceyda'nın bana dolanan kollarını hissettim.
"Tamam canım, sakin ol. Bak Rüya, bence bir psikologla görüşmelisin. Çünkü bu daha fazla böyle devam edemez. Baksana haline. Her şeyin bir tedavisi vardır canım. Daha fazla kendine eziyet etme. Sana bugün, yarın için sıra alacağım. Bu sefer reddetmeyeceğini umuyorum. Hadi şimdi yemeğimizi yiyelim."
Başıma bir öpücük bırakıp gittiğinde söylediklerini gözden geçirdim. Evet, belki de bir psikologla görüşmeliydim.
Ama bu asla fikrimi değiştirmeyecekti.
O gerçekten ordaydı. Hayal falan değildi. Anlamadığım bunu bana neden yaptığı? Kimdi o? Şu anlık belki kim olduğu önemli değil ama şu varki, o kesinlikle gerçek.Bunu onlara ispatlayacağım.
Aslında 1 ay kadar öncesine gidiyorum da, ne kadar mutluydum. Hayatımda ne böyle bir sapık ne de insanların bana olan 'sen delisin' bakışları vardı.
Oysaki her şey doğum günümü kutlamak için gittiğimiz o lunapark gecesinde başlamıştı.
İlk doğum günüm, annemin beni dünyaya getirip bir çöpmüşüm gibi bıraktığı gün, hayatımda en nefret ettiğim gündü.
Bunun üzerine arkadaşlarım bana yeni bir doğum günü vermişlerdi. Onları gerçekten çok seviyordum. Hep benim yanımdaydılar. Bana çok güzel bir mutluluk vermişlerdi. Ama o gün olanlardan sonra hayatında en çok nefret ettiğim ikinci şey ise her şeyin başladığı, ikinci doğum günümdü.
Düşünüyorum da acaba benden başka kaç kişi eline geçen tüm doğum günlerinden nefret ediyordur?
▪︎▪︎▪︎
İlk bölüm burda bitti arkadaşlaar;)
Bölüm hakkındaki ve hikayeye başlangıcın nasıl olduğu hakkındaki fikirlerinizi buraya bekliyoruum:)
Görüşmek üzeree<3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFDALYA
General Fiction"Burada kimse yok ki Rüya." Can'ın sesini duyduğumda bunu çoktan fark etmiştim. Ama daha 1 saniye önce ordaydı. "Ama daha şimdi oradaydı. Nereye gitti ki?" Omzuma değen ellerle ani bir ürkmeden sonra ellerin sahibine döndüm. "Canım bak orada kimse...