Ben ne diyeceğimi bilemiyordum. Ne o konuşuyordu ne ben. İkimiz de olacakları düşünüyorduk. Kimsenin konuşmaya dili varmıyordu.
Sonunda rahatsız olarak bu sessizliği bozmak istedim. Bunun için konu ararken aklıma gelen neden daha önce gelmediği için kızıyordum kendime.
"Efdal ben sizi konuşurken duydum. Sizin teyzenizle benim ne alakam var? Umut teyzen için mi benden intikam alıyor? Teyzene ne yaptım ki ben acı çekti? Ayrıca benim anne ve babamın kim olduğunu nerden biliyorsunuz? Söyler misin kim onlar?"
Sadece iki soru sormak için açtığım ağzımdan peşpeşe bir sürü soru dükülüvermişti.
Bir sürelik sessizliğin ardından cevap verdi.
"Evet Rüya, annen ve babanın kim olduğunu biliyorum."
Sustuğunda hemen atıldım.
"Evet Efdal söyle. Kim onlar? Beni neden bırakıp gittiler? Teyzenle alakam ne?"
Birkaç saniye bekledikten sonra devam etti. İlk sorularımı es geçmişti.
"Aslında teyzem.. bunu sana nasıl söylerim hiç bilemiyorum Rüya. Teyzem, o öl-"
Aynı anda ikimizin de kapısının açılmasıyla onun sözü kesilmişti. Buna küfrederek yerden doğruldum. Umut gelmişti. Pislik. Şimdi ne istiyor acaba?
"Ne var? Niye geldin?"
"Aa hiç misafire öyle denir mi ama? Halbuki ben seni şenliğe davet etmek için gelmiştim."
Korku yeniden vücuduma uğramıştı. Ama öncesi gibi değildi. Artık daha dayanıklı olduğumu hissediyordum. Bu Efdal'ın burda olduğunu öğrendiğim içindi muhtemelen. Bana güven veriyordu ama o da benim karşımda olmak zorundaydı.
"Ne şenliği?"
Bana yaptıkları bir bir aklıma geldiğinde titremesine engel olamadığım sesimle konuştum. Bunun karşılığında;
"A kusura bakma söylemeyi unutmuşum. Daha çok bizim için şenlik olacak. Şimdi izin ver de seni bu şenliğin başrolü olman için hazırlayayım." Dedi.
"N-ne?"
İstemsizce geri adım attım. O yine eğilip bileğimdeki şeyi açmak isteyince onu itmek için hareketlendim.
"Bırak beni-ah!"
Onu itmemle omzumda oluşan acı vurulduğumu bana yeni hatırlatıyordu. Ufak çaplı bi bağırdığımda Umut yine gülmeye başladı. Tabi benim gözlerim dolmuş elim de omzumun üzerindeydi. Yani acı çekiyordum. Niye sevinmesinki?
Yerden doğrulup kolumdan tutarak çekiştirmeye başladı. Ben ona direnmeye çalışıyordum ama hiç beceremiyordum. Çünkü omzum fena sızlıyordu. Beni odadan çıkardığında kapının yanında duvara yaslanmış olan Efdal'ı gördüm.
Bana kaçamak bi bakış attıktan sonra gözlerini kaçırdı. Bilerek bakmıyordu yüzüme. O da çok üzülüyordu ve bana karşı mahcuptu. Aslında ondan çok umudum vardı en başta. Beni kurtaracağından emindim ama şimdi ondan bunu isteyemezdim. Eğer ben söylersem yapabilirdi ve bu da o çocukların tehlikede olması demekti. Sadece biri için birsürü kişinin hayatını tehlikeye atmak asla olacak bir şey değildi.
Umut'a direnmeyi bırakıp gözlerimi ona odaklamıştım. Umut bir anda durduğunda yalpaladım ve dengem bozularak yere düştüm.
"E hadi ama abicim. Gelmiyor musun? Bu şenliği kaçırmak istemezsin."
Yerde öylece dururken Efdal'ın her bir hareketini dikkatle izliyordum. Önce bu tarafa doğru geldi. Ben belki beni yerden kaldırır diye düşünürken o öylece yanımızdan geçip gitti. Bir saniye olsun bana bakmamıştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFDALYA
General Fiction"Burada kimse yok ki Rüya." Can'ın sesini duyduğumda bunu çoktan fark etmiştim. Ama daha 1 saniye önce ordaydı. "Ama daha şimdi oradaydı. Nereye gitti ki?" Omzuma değen ellerle ani bir ürkmeden sonra ellerin sahibine döndüm. "Canım bak orada kimse...