Kendimi toparlayarak başımı Efdal'a çevirdim. Onun kendini suçlu hissetmemesi için ağlamamaya çalışıyordum ama kendimi tutamıyordum.
Yaralarına bakmak istedim. O sırada ikimizin arasına bir anahtar ve bir de küçük bir ilk yardım kutusu düştü.
Umut'un sesiyle ona döndüm.
"Bön bön bakma da abimin yaralarını sar. Boştan yere ayak bağı olmasın. Hep senin yüzünden bunlar. En başından gelseydin hiçbiri olmayacaktı."
Evet, hepsi benim suçumdu. En başından kabul etmeliydim. Umut'u kışkırtmamalıydım.
Anahtarı alarak kelepçeleri açtım.
"Su.. su lazım."
Titrek sesimle söylediğim cümle üzerine Umut bana aynadan bir bakış attıktan sonra torpidodan bir su şişesi fırlattı bana doğru. Kucağıma düşen suyu kenara koydum. Sonra kutuyu elime alarak açtım.
İçinden pamuk alarak suyla ıslattım ve yarayı açığa çıkartmak için etrafındaki kanı temizlemeye başladım. Yarayı temizlerken olabildiğince hafif davranmaya çalışıyordum. Canı acımasın diye. Temizledikten sonra kutunun içinden bir tentürdiyot ve pamuk alarak Efdal'in kolundaki yaraya sürdüm. Hafif bir inleme sesi çıkardığında yutkundum.
"Özür dilerim. Hepsi benim suçum. En başından gelmeliydim."
Bana sinirli bir şekilde baktığında ben gözlerimi kaçırdım.
"Evet Rüya hepsi senin suçun. Niye geliyorsun? Sana gelme dedik o kadar. Niye söz dinlemiyorsun?"
Suçlu olduğumu kinayeli bir şekilde de olsa Efdal'in ağzından duymak canımı acıtmıştı.
İstemsizce gözlerimi kapattım."Özür dilerim. Ama seni öldürmesine izin veremezdim."
Sinirli bir şekilde nefesini dışarıya üfledi. Ben de sargı bezini alarak kolunu sardım. Kolundaki işim bittikten sonra bacağına baktım. Ayak bileğinin birazcık üstündeydi yara. Gözlerimi yarasından çekerek gözlerine diktim.
"Yukarı kaldırabilir misin? Ben yardım edeceğim."
Onun bakışları değişmemişti. Bana hala sinirli sinirli bakıyordu.
"Gerek yok, onu ben hallederim."
Gözlerimi devirdim. Halledecekmiş. Tek kolla mı? Komik.
"Triplerini kes de kaldır şu ayağını. Tek kolla nasıl yapacaksın?"
Kutuyu kucağımdan aldı ve ben ona dik dik bakarken cevap verdi.
"Sanane. Ben başımın çaresine bakarım."
Çocuk gibi didişiyorduk resmen. Şu durumda bile.
Hayır Rüya, gülümseme. Sakın. Kendimi ikna ederek gülümsememi engelledim. Efdal'i izledim bir süre. Zar zor bacağını sardı. Sonra bana bilmiş bir şekilde bakarak cama döndü. Güldüğümde izlenmislik hissiyle önüme döndüm. Umut'un aynadan bize bakan gözlerini farkettiğimde ise istemsizce ürperdim.
Bu gözler düşünceliydi. Bir duygu yoktu. Ama bu ürpermeme engel olamamıştı. Gözlerimi rahatsız olarak çektim ondan. Cama çevirdiğimde ilerde bir sürü evlerin olduğu bir yere gittiğimizi gördüm. Şaşkınlığıma bir ara veriyim, birini görürsem yardım isteyeyim derken arabanın evlerden birinin önünde durmasıyla şaşkınlığım gitmeyi bırak iki katına çıkmıştı.
Umut benim şaşkın bakışlarım altında arabadan çıktı. Arabadan çıkarken oturduğu koltuğa bir şırınga düşürmüştü. Bu benim işime yarayabilirdi. Hatta kesinlikle yarayacaktı. Bu Umut'un beni bayıltmak için kullandığı şırıngalardandı.
Umut arabadan iner inmez bu tarafa dönmeden aldım şırıngayı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFDALYA
General Fiction"Burada kimse yok ki Rüya." Can'ın sesini duyduğumda bunu çoktan fark etmiştim. Ama daha 1 saniye önce ordaydı. "Ama daha şimdi oradaydı. Nereye gitti ki?" Omzuma değen ellerle ani bir ürkmeden sonra ellerin sahibine döndüm. "Canım bak orada kimse...