|3•|
Bir ay sonra;
Oturduğum yerde gergince kıpırdanıp ,kahvemi beklerken mutsuzdum. Asistanlık görevi sandığımdan daha zor gelmeye başlamıştı. Günün bir çoğunu Zahid hocanın odasında geçiriyor ve sorumluluklarım yüzünden huzursuzlanıyordum. Kişisel alanım bile yoktu,sürekli odasında ve yanındaydım.
Hatta bazen akşama kadar bile sürüyordu ve ben hiçbir şekilde karşı çıkamıyordum.Okulda olduğum bu kısa süre içerisinde bile Zahid hocanın sert mizacından yeterince korkmuş ve yadsınamayacak kadar güçlü bir adam olduğunu kavramıştım.
Düşüncelerimle bir savaş haline girmişken kafetaryanın girişinde gördüğüm kıvırcık kafayla ayaklanıp yanıma gelmesiyle ilgili bir kaç saçma hareket yaptım.Her zaman olduğu gibi yanında Gökalp vardı.Birlikte kendilerine kahve aldıktan sonra yanıma oturmuşlardı.
"Oo kaçak asistan sen aşağıya iner miydin ya?"
Ata'nın dalga amaçlı söyledikleriyle sıkıntıyla ofladım.
"Hoca yok."
Kısaca açıkladığımda kafasını sallayıp Gökalp'in göğsüne doğru sokulmuştu.Bu durumdan son derece memnun olan Gökalp'te daha fazla kendine çekip bir kolunuda beline sardıktan sonra saçlarına öpücükler kondurmuştu. Tüm okul gibi bende bu hallerine alışmıştım. Tuhaf ve güzeldi. Kendimi ister istemez Ata'nın yerine koyuyor ve bu tarz bir ilgiyle -arkadaşça bile olsa- sevilirsem nasıl hissedeceğimi hayal ediyordum. Daha önce hiç sevgilim olmadığı için saçmalıyordum!
"Üç gündür şehir dışında diye biliyorum, dinlenebildin mi sen?"
Mayışmış gibi konuşan Ata'ya kafamı sallayarak hırsla dudaklarımı araladım.
"Ödevlerimden fırsat kalmıyor ki. Hani nerde özgür üniversite hayatı,ben ailemin evinde daha çok gezip tozuyordum ya!"
İsyan ederek konuştuğumda Gökalp'in de dudağının kenarı kıvrılmıştı. Zaten pekte gülmüyordu despot.
"Gezmeye değil, okumaya geldin."
Bir abi edasıyla konuşan Gökalp'e aynen anlamında kafamı sallayıp önüme döndüm.
Gökalp bir kaç şey daha söyleyip konuşmaya devam edecekken telefonundan gelen bildirim sesiyle dikkati dağılmıştı.Elini sakince deri ceketinin cebine atıp telefonunu çıkardığında daha ekranı açmadan Ata ondan hızlı ve ustaca bir hareketle almıştı. Sonrada hiçbir şey olmamış gibi masumca gülümsediğinde Gökalp karşılık vermemiş sırtını sandalyesine doğru iyice yaslayarak gözlerini Ata 'nın üzerinde dolaştırmaya başlamıştı. Ben olsam muhtemelen aşırı sinirlenirdim. Özel alan denen bir şey vardı yahu!
Yine de tepki göstermeyerek - Gökalp sessiz kalırken benim konuşmam son derece deli saçması bir hareket olurdu- her zaman ki hallerine göz devirip önüme döndüm.
Her şeyden bunalmıştım.En eğlenmem gereken zamanda o kadar stresli ve yoğundum ki hayal ettiğim çoğu şeyi yapamıyordum.