|Sınır; 80 vote+80 yorum|
|46•|
"Koklatmam, elletmem yar etmem kimselere..."
Pelin'in ayarladığı lüks jipin arka koltuğunda mayışıkça uyuklarken, Doğu'nun çektiği son derece komik ama cilveli videoyu izliyordum. Daha doğrusu hareketlerini. Kamerayı bir uzaklaştırıp bir yakınlaştırıyordu. Dudaklarında hoş bir gülümseme asılıydı. Herkesin enerjisi tükenmesine rağmen onun henüz bitmemiş gibiydi.
"Bunları ona mı atıyorsun gerçekten,ıyy!"
Doğu çektiği videoyu izlemeye dalmışken, konuştuğumu duyunca kafasını kısa bir an kaldırarak bana ve arabanın içine birinin duyup duymadığını kontrol etmek için bakınmıştı.
Koltuklar karşılıklıydı, ben Pelin ve Doğu üçlü olan kısımda oturuyorduk. İkili kısımda da Selda ve Ata vardı. Arabanın içinde son ses şarkılar çalmaya devam etse de hiç birimizin enerjisi kalmamıştı. Baygın gibi yayılmış, evlerimize gitmeyi bekliyorduk sadece. Akşam sekizde girdiğimiz mekandan sabaha karşı dörtte çıkmak hepimizi aşırı yormuştu.
"Sanane."
Doğu her zaman ki gıcıklığıyla konuştuğunda uzandığım yerden kahkaha attım. Kesinlikle kart sevgilisine atacaktı. Kahkaham onu daha gıcık ederken elinde ki telefonu bırakmadan bacağıma bir tek savurmuş ve mesajlaşmaya geri dönmüştü. Bir süre daha ona bulaştıktan sonra uykum gelmeye başladığı için esneyerek sırtımı koltuğa yasladığımda Pelin'in dürtmesi aynı anda gerçekleşmişti.
"Şoför ilk seni bırakacak, evin konumu daha yakınmış."
Pelin kapattığı gözlerini aralayarak konuştuktan sonra yeniden omzuma uzandığın da eve yetişmeme az kaldığı için geri uzanmadım. Bakışlarımı Ata'ya çevirmiştim sadece. Bu gece delicesine eğlenirken gidecek olmasını her hatırladığımda üzülmeden edemiyordum. Diğerleriyle aram iyi olsa da yaklaşık yedi aydır en yakınımda, en sevdiğim kişi de kesinlikle Ata'ydı.
"Girdiğiniz konumlardan ilkine geldik, Pelin hanım."
Şoförün sesi kapalı paravanın arkasından geldiğinde az önce bana hatırlattığı için oturduğum yerde iyice dikleştim. Omzumda uyuya kalan Pelin'i dürtüklediğimde huysuzca geriye çekilmişti. Ata ve Doğu uyanık kaldığı için kısaca ikiliyle vedalaştıktan sonra arabadan inerek siteye girdim. Hava resmen buz gibi olduğun için bomber ceketimin önünü hızla kapattım.
Güvenlik kulübesinin önünde çatık kaşlarıyla bana bakan adama doğru ilerlediğimde derin bir nefes aldım. Gecenin bir yarısı uğraşmak istemiyordum.
Aylardır neredeyse iki üç kez tek uğrayabildiğim için ve saat bir hayli geç olduğu için güvenlik sıkıntı çıkaracak gibi olsa da kimliğimi göstermiştim. Adam resmen burada oturduğuma inanmamıştı, haksız da sayılmazdı.
Sarsak adımlarla ilk bloğa girip ardından asansöre yöneldiğimde alkolsüz kokteyl midemi yakmaya başladığı için bir kaç kez soluklandım. Karnımı tutarak asansörün içine girdiğimde ikinci katı tuşlamış ve saniyeler sonra evimin kapısında olmuştum. Cebimden çıkardığım anahtarla kilidi açtığımda alışık olmadığım bir görüntüyü görüyor gibiydim, sanki bir yabancının evine geliyordum öyle bir histi.