|26•|
"Günaydın balım."
Ata'nın ani sesi beni dalmak üzere olduğum uykumdan sıyırdığında,okulun kafesinde oturmuş önümdeki içecekle oyalanıyordum. Dersimin başlamasına henüz yarım saat olsa da Doğukan'ı görebilme umuduyla erkenden gelmiştim. Gökhan ile konuşmuş ve yarın buluşma kararı almıştık. Bu konuyu öğrenmeme yardım edebilecek tek kişinin o olduğunu düşündüğüm için iletişimimizi koparmıyordum.
"Günaydın kanka."
Kısa bir selamlaşmanın ardından yanımda ki boş sandalyeye yayılarak derin bir sohbete koyulduğumuzda vakit çabucak geçmeye başlamıştı. Onunla konuşurken ara sıra Zahid'e yazdığım kaçamak mesajları merak ederek öğrenmeye çalışsa da geçiştirmiştim.Ata'ya söylemek için henüz hazır hissetmiyordum.
"Ben kabul etmedim tabi ki ya. Hem ailem bu kadar karşıyken nasıl Rusya da yaşamama izin versinler ki? Gökalp'i nasıl bu fikrinden vazgeçireceğim hiç bilmiyorum."
Kötü bir yorum yapmamak için dilimin ucuna gelen her şeyi geri ittikten sonra önümde ki soğuk çaydan büyük bir yudum aldım. Bu tanıdık bencillik bana yabancı gelmiyordu.
"Bazen o kadar katı ve despot ki hangimizin yaşça daha büyük olduğunu unutuyorum."
Dudaklarım tatlı isyanının karşısında kıvrılırken masanın üzerinde ki küçük ellerini tutarak hafifçe okşadım. Ata'nın yaş olarak hepimizden büyük olması başlarda beni bir hayli şaşırtmıştı. Aramızda üç yıl fark olsa da Ata bir çoğumuzdan daha küçük duruyordu.
Gökalp'in yanında ise çok daha küçük duruyordu. Gerçi Gökalp yirmi iki yaşında ki birine göre çok fazla iri ve olgun biriydi. Ata ile ablasının arkadaşı olduğu süreçte tanışmış ve uzun yıllar peşinden dolandıktan sonra nihayet kendini kabul ettirmişti. Ata'nın tam az önce anlattığına göre ise Rusya' da eğitimini devam ettirmek ve bitirmek istiyordu. Tüm ailesi ordan mezunken ve işleri bile Moskova odaklıyken burda kalmak istemiyordu. Peşinden sevgilisini de sürüklemeyi düşünüyordu ama Ata gitmek istiyor gibi değildi.
"Bence net bir karar vererek bir an önce Gökalp'le paylaşmalısın. Süreci uzatmak ikiniz içinde iyi olmayabilir."
Kendi tuhaf ilişkimi pek yönetebiliyormuşum gibi akıl verme çabalarına girişmem içten içe beni güldürecekken kendimi tutuyordum. Bazen bir deliden farkımın olmadığını düşünüyordum...
"Sence gitmeli miyim Batu? O ilişkimiz için bu kadar çabalamışken bende bir şeyler yapmalıymışım gibi hissediyorum."
Zor sorusuna karşın kaçamak cevaplar vermek üzereyken çalan telefonum iyi bir kurtarıcıydı. Ekranda yanıp sönen isim küçük kalbimin hızla atmasını sağladığında müsade isteyerek masadan kalktım. Ben tam kalkmadan önce zaten Gökhan da gelmişti. Ata onuda darlayarak beklediği cevapları mutlaka alırdı.
"Nerdesin?"
Ahizeden bir kaç kağıt hışırtısı duyulduğunda okulda olduğunu umarak merdivenleri adımlamaya başladım.
"Odamdayım."
Yukarı çıkmak üzere olduğuma dair bir kaç şey saçmaladıktan sonra son iki üç basamak bile uzak gelmeye başlamıştı. Son bir haftadır rüya gibi geçiyordu. Zahid'in tavırları,her akşam birlikte oluşumuz,bana hazırladığı yemekler her şey çok başka bir rüya gibiydi.