Sınır; 80 vote+ 80 yorum.
|42|
Ömrüm boyunca bir kerede olsa bulunabileceğimi düşünmediğim nezaret odasında, başımda ki cılız ışık ve kibar ama sert görünümlü bir kadın memurla sorgudaydım. Karakola gelir gelmez önce hakkımızda işlem yapılmış hemen ardından da bu odaya atılmıştım. İlk geldiğimde hem başımın ağrısından hem de korkudan uzunca bir süre ağlasam da şu an tek yaptığım şey bomboş bakışlarla kadın memuru dinlemekti.
"İfaden senin mantığına uyuyor mu çocuk, arabanda hiç bilmediğin bir anda şans eseri uyuşturucu çıkıyor tam da sen yurtdışına çıkarken, öyle mi?"
Kadın memurun az öncekinin aksine daha sert sesi ve aniden elini masaya vurmasıyla korkuyla irkildim. Telaşlı bakışlarım öfkeyle karşımda soluklanan kadını bulduğunda bakışları yumuşayarak duraksasa da çok kısa sürmüştü. Sandalyesini tam önüme çekerek ters bir şekilde oturduğunda ağlamamak için kendimi zor tutarak bana bakan gözlerine karşılık verdim. Kendimi toparlamaya çalışsam da ellerim durmadan titriyordu tıpkı bir suçlu gibi korku doluydum. Bunu benim aleyhime kullanırlarsa napabilirdim ki?
"Sicilin tertemiz, gayet güzel bir üniversite de pırıl pırıl bir öğrenciyken bu hataya düşmüş olamazsın değil mi? Yanında ki arkadaşın mı yerleştirdi uyuşturucuları yada temin eden o mu, doğruyu söyle?"
Kafamı hızla iki yana sallayarak ağlamaya başladığımda kısıkça bir küfür savurmuş ve ayağa kalkmıştı. Hırslı adımları tam önümde durup farkına bile varamadığım bir anda arabaya vurdukları için iyice yanan yanağımı bulduğunda sertçe kavramış ve üzerime eğilmişti. Göz yaşlarım en hızlı şekilde yüzümden aşağı dökülürken bakışlarını bir an olsun üzerimden çekmiyor ve beni daha da geriyordu.
"Hayattın bitti, tüm kariyerin tek bir hatayla bitti anlıyor musun? Sicili bu şekilde kirlenmiş bir öğrenciyi hangi şirket kabul eder, kıytırık bir memur bile olamazsın ha yok ben bu işlerde ilerliyorum diyorsun orası ayrı ama gördüğüm kadarıyla alakan bile yok. Durduk yere başın yandı görüyor musun,tüh. Ailene de birazdan haber vereceğim avukatın yokmuş çün-"
"Hayır, hayır lütfen ben bir şey yapmadım yemin ederim. Ata, üniversiteden arkadaşım beni havaalanına bırakıp arabamı kapalı otoparka teslim edecekti sadece. O da böyle bir şey yapmaz. Nasıl oldu anlamıyorum ama suçsuzuz biz."
Göz yaşları içinde zorlukla konuştuğumda yüzümü savurarak bırakmış ve geri çekilmişti. Dik bakışları hala üzerimdeyken bir süre sonra yeniden üzerime yürüdüğünde korkuyla sandalye de geriye kaydım ve ağlamaya devam ettim. O kadar korkuyordum ki gerçekten hayatım mı bitmişti? Söyledikleri doğru muydu?
Nefes almakta zorlanmaya çalıştığım süreler birbiri ardına akıp giderken sorgu odasının kapısı hızla açıldığında kadın memur çatık kaşlarıyla kapıya dönmüştü. Üniformalı, genç bir polis telaşla içeri girdiğinde bana kısa bir bakış atmış ve önüne dönmüştü.
"Nevzat amirim kelepçeleri çıkarın, odama yollayın demiş."
İsmimi bile zikretmeden kafasıyla hafifçe işaret ettiğinde kadın memur oturduğu yerden ayaklanarak polise yaklaştı. İkisi beraber kısıkça bir süre konuşsa da duymamıştım. İkili son kez birbirlerine bakarak garip bir bakışma yaşasa da uzun sürmemiş ve kadın memur kapıyı çarparak odadan çıkıp gitmişti. Üniformalı polis kapıya bir süre baktın sonra geri dönerek kelepçe anahtarını masada yapışık duran o demir bölgeye soktuğunda bakışları iyice yüzümde oyalanmış ve kaşlarını çatmıştı.