|44•|
"Bence gayette iyi oldu, sen daha küçücüksün ya bebeksin bebek o peki? Kocaman adam, gitsin kendi dişine göre birini bulsun. Uzak dursun artık senden."
Pelin sarı saçlarını savuşturarak kameraya doğru eğildiğinde klasik günlük konuşmamızı gerçekleştiriyorduk. Normalin aksine bu sefer toplu görüntülü aramada Ata, Doğukan vardı. Kimse kimseden bir şey anlamasa da konuşmayı sürdürüyorduk. Herkes kendi halinde gibi görünse de ben gergindim.
"Doğucum sen neden gülüyorsun, senin sevgilin de koca adam. Yahu siz nereden buluyorsunuz bu ensesi kalınları, başka kimse mi kalmadı canım? Şöyle genç birini bulsak ikinize de, dimi Ata?"
Doğu, lafın kendine gelmesiyle bir kaç gündür olduğu gibi gerginleşerek direksiyonun üzerine yapıştırdığı telefonu eline almıştı. Ekrana doğru eğildiğinde kendinden net ve emin bir ifadesi vardı. Konu Alpay olduğunda son derece sert ve emin bir tavır takınıyordu her zaman. Tuhaf bir aitlik algısı vardı. Bir kaç gün önce de konu ilişkilerimize geldiğinde bana söyledikleri kısa bir an zihnimden geçtiğinde duraksadım.
"Ben Batu değilim Pelin, sende değilim. Alpay için tüm ailemden vazgeçmiş biriyim. Kavga ettik ayrılalım, yada çekip gideyim gibisinden bir kere bile düşünmedim mesela. Tamamen bana ait bir adamı bırakamam çünkü, istediği kadar kötü olsun, kime nasıl olursa olsun umrumda değil. Beni aldatmadığı sürece, bir başkasına dokunmadığı sürece her zaman onun yanında olacağım, sizin aksinize."
Ben ve Pelin konuşmalarının saçma ve doğru olmadığını söyleyerek üzerine gittiğimizde sinirlenerek telefonu kapatmıştı. Bu yüzden konuşma gereği duymayarak vereceği cevabı dinledim. Onunla uğraşmak istemiyordum.
"Bu dünyada Alpay'a değişebileceğim tek bir adam yok bu arada da neyse. Bana değil Batu'ya dönelim, ayarla birini belki bu vasat depresyonundan çıkar, şu haline bak."
"Başladı yine, kes sesini Doğu! Seni de gördük zamanında, geberiyordun üç günde."
Ata benim yerime cevap verdiğinde Pelin öylece dinliyor, bana bakıyordu yine aynı konuyu düşündüğüne emin olarak Ata ve Doğu'nun tartışmasına izin vermeden telaşla atıldım.
"Hayır Pelin, çok ciddiyim konuşmam seninle bir daha. Ben kimseyi istemiyorum ,kapatın bu konuyu."
Doğu ve Pelin ani telaşıma kaş çatsa da umursamadım. O gece yaşanan aksilikler yüzünden son günlerimi perişan bir halde geçirmiştim. En kısa sürede gerçekleri hepsine söylemeli ve daha dikkatli hareket etmeliydim artık. Tekrar aynı şeyleri yaşamak ve yaşatmak istemiyordum. Bakışlarım, görünüşümün aksine sakince ekranda dolaştığında herkes kendi halindeydi. Ata, evde uzanıyor, Doğu araba kullanıyor, Pelin ise açtığı magazin programını hem hepimize dinletiyordu. Kapatmam gerektiğini söylediğimde Pelin, televizyonun sesini kısarak bize geri dönmüştü.